26 Ekim 2018 Cuma

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-i Şüyu)

Ortaklığın Giderilmesi Nedir

Kardeşler arasındaki belki de ilk ve en büyük gerginliktir hiç şüphesiz miras paylaşımı...Miras paylaşımı birçok durumda kardeşler arasındaki anlaşmazlık sebebiyle mümkün olmaz ve bunun sonucunda miras konusu malın mahkeme kararıyla satılarak paraya çevrilmesi ve bu paranın kardeşler arasında payları oranında paylaştırılması gerekir. İşte bu duruma ortaklığın giderilmesi denir. Ortaklığın giderilmesi savaşı paydaşların anlaşmasının mümkün olmadığı durumlarda paydaşlardan birinin ya da birden fazlasının talebi ile açılır. 

Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Dava Dilekçesi 

Her ne kadar ortaklığın giderilmesi  (İzale-i Şüyu) dava dilekçesi biçim olarak diğer dava dilekçelerinden çok da farklı olmasa da uygulamada birçok kişinin yazmakta zorlandığı düşünüldüğünde ortaklığın giderilmesi (İzale-i Şüyu) dava dilekçesi örneğini paylaşmak oldukça faydalı olacaktır. 



Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Dava Dilekçesi Örneği


                  ... SULH HUKUK           MAHKEMESİ'NE 


DAVACI                : 

DAVALI                : 

DAVA KONUSU : İzale-i Şüyu (Ortaklığın giderilmesi) 

AÇIKLAMALAR:

1-Müvekkilimin babası olan muris vefat ettikten sonra davalılar müvekkilime terekeden kendisine düşen payı almasına izin vermemişlerdir. Mirastan müvekkilime ve müvekkilimin kardeşlerine ..  İli, ... İlçesi, ... Köyü'nde, ... Ada, ... Parsel'de bulunan taşınmaz kalmıştır. Ancak bu taşınmazın müvekkilim ve kendisinin kardeşleri arasında paylaşılma olanağı kalmamıştır. 

2-Bu nedenle söz konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi ve satış bedelinin ortaklar arasında paylaştırılması için bu davayı açma mecburiyeti hasıl olmuştur. 

DELİLLER: Tapu kaydı, mirasçılık belgesi ve her türlü delil

HUKUKİ NEDENLER: TMK 651. md ve ilgili mevzuat 

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ... İli, ... İlçesi, ... Köyü'nde, ... Ada, ... Parsel'de bulunan taşınmazın umuma açık artırma suretiyle satılarak satış bedelinin ve yargılama giderlerinin ortakların payları oranında paylaştırılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. 

Tanınma ve Tenfiz


Küreselleşen dünya ile birlikte birçok anlamda dünya küçük bir köyü andırıyor. Artık hemen hemen herkes dünyanın başka bir bölgesinde yatırım ve veya para transferi gerçekleştiriyor, gerçek anlamda iş yapıyor. İşte bunların gerçekleşmesi de bir takım kurallara tabi olduğuna göre bir ülkedeki yargı kararının başka bir ülkede geçerli olabilmesi oldukça önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte tam da bu noktada tanınma ve tenfiz kavramları ile karşılaşıyoruz. Tanınma, bir ülkedeki bir yargı kararının başka bir ülkede de geçerli olabilmesi için o kararın ilgili ülkenin yargı makamları tarafından kabul edilmesi şeklinde tanımlanabilir. Tenfiz ise bir ülkede alınmış olan bir yargı kararının başka bir ülkede icra makamlarını harekete geçirecek hale gelmesidir. Yani tanınma kavramı kararın geçerliliği ile ilgili iken tenfiz ise icraya konulması ile ilgilidir. Bununla beraber, tanınma ve tenfiz mahkemelerin iş yükünün azaltılması, para ve zaman kaybının önüne geçilmesi gibi sonuçlar doğurur ki bu da usul ekonomisi bakımından oldukça olumludur.

Tanınma ve Tenfiz Şartları

1)Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş bir ilamın bulunması

2)Yabancı mahkeme kararının hukuk davalarına ilişkin
olması

3)Kararın kesinleşmiş olması

Esasa İlişkin Şartlar

1)Hükmün verildiği devlet ile Türkiye arasında mütekabiliyetin bulunması (Bu noktada fiili mütekabiliyetin de geçerli olduğu Yargıtay içtihatlarında da açık ve net bir biçimde ortaya konmuştur)

2)İlamın, Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi
şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisinin bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet
mahkemesince verilmemiş olması

3)Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması

4)Kararın davalının savunma haklarına riayet edilerek verilmiş olması

5)Bu yargılama usulüne göre davanın tarafları dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili
olduğunu belirtmeli; ellerinde bulunan bu delilleri dilekçelerine eklemek
ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar içinde bunların
bulunabilmesini sağlayan açıklamalara dilekçelerinde yer vermek
zorundadırlar.


Tanınma ve Tenfiz Dilekçesi

1)Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.

2)Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve
numarası ve hükmün özeti.
3)Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu.
Tanınma Tenfiz İçin Gerekli Belgeler
Öncelikle, dosyada apostille şehrinin olması gerekir. Mahkeme kararları ve noter senetleri de sözleşmede sayılan
resmi belgeler arasında yer almaktadır.
Tanınma ve Tenfiz Dilekçesi Nasıl Yazılır
Uygulamada tanınma ve tenfiz kavramları  avukatların çoğunun karşısına nispeten daha az çıktığı için birçok avukat tanınma ve tenfiz işlemlerinin uygulamada nasıl yapıldığını bilmemektedir. Bu sebeple, tanınma ve tenfiz dilekçesi nasıl yazılır sorusuna cevaben bir tenfiz tanınma dilekçesi örneği göstermek oldukça yararlı olacaktır.

Tanınma ve Tenfiz Davası Dilekçesi Örneği

....ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE


DAVACI : 1)
                 2)
DAVALI : 1)
                 2)
                
KONUSU : Fransa devleti Paris Asliye Mahkemesi’nin ... tarih ve ... sayılı kararının tanınması ve tenfizine karar verilmesi talebinden ibarettir.

OLAYLAR :
1. Müvekkilim Fransa'da kendisine borcu olan davalılara karşı alacak davası açmıştır. Sonrasında Paris Asliye Mahkemesi'nde görülen davada verilen karar sonucu talep edilen alacak miktarından daha az bir meblağa hükmedildiği gibi davacılardan bir kısmı için alacaktan doğan sorumluluğun kalkması durumu ortaya çıkmıştır.
2. Bunun üzerine müvekkilim temyiz yoluna başvurmuş ve temyiz sonucu çıkan kararda ilk mahkeme kararında hükmedilen alacak miktarından daha fazlasına hükmedilmiş ve bu duruma ek olarak ilk derece mahkemesinin kararının aksine davalılar arasında olan Köprülü tekrar davalılar arasına eklenmiştir.
3. Fransa devleti Paris Temyiz Mahkemesi’nin ... Tarih, ... sayılı ve ... kesinleşme tarihli ilamı yeminli mütercime tercüme ettirilmiş ve apostil şerhi de mevcuttur.
4. Söz konusu nedenlerle ilamın tanınması ve tenfizini talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur.

HUKUKİ SEBEPLER : TBK, TMK, TTK 

SUBUT DELİLLER : Fransa devleti Paris Mahkemesi’nin apostil şerhini içerir ... tarih, ... sayılı ve ... kesinleşme tarihli kararı

SONUÇ ve TALEP : Yukarıda arz edilen nedenlerle, Fransa devleti Paris Mahkemesi’nin ... tarih, ... sayılı kararının Türkiye’de tanınması ve tenfizine karar verilmesini arz ve talep ederim.
Davacı
EK:
Fransa devleti Paris Mahkemesi’nin apostil şerhini içerir ... tarih, ... sayılı ve ... kesinleşme tarihli kararı

12 Şubat 2018 Pazartesi

İşkence Suçu Cezası

Belki de insanlık tarihi kadar eski olan bir suç tipi olarak karşımıza çıkan işkence suçu cezası itibariyle zamanaşımına uğramaması sebebiyle özel bir konumdadır. Ancak ne yazık ki bu suç tipi toplumun önemli bir kesimi tarafından yanlış tanımlanmakta olup özel yapısı gözardı edilerek geniş anlamda anlaşılmaktadır. Şöyle ki işkence suçundan bahsedebilmek için suçun sistematik bir şekilde işlenmesi gerekmektedir. Ancak suçun sistematik işlenmesinden kasıt geniş çerçevede bir plan kapsamında işlenmesi olarak anlaşılmamalıdır. Yani bir kamu görevlisinin bir yeni mahkum edilmiş bir kişiye karşı önceden plan olmaksızın işkence suçu işlemesi de mümkündür. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere işkence suçunun olusabilmesi için failin bir kamu görevlisi olması gerekir. Yani sıradan bir vatandaşın başka bir kişiye karşı işkence suçunu işlemesi mümkün değildir. Bu durum da işkence suçu ile eziyet suçunun farkını oluşturmaktadır. İşkence suçu ve işkence suçu cezası hususunda bu kısa girişi yaptıktan sonra işkence suçu ve cezasının daha iyi anlaşılabilmesi adına işkence suçu ve cezası hakkında sık sorulan soruları teker teker cevaplamak oldukça faydalı olacaktır. Bu soruları kısaca işkence suçu nedir işkence suçu cezası nedir işkence suçu zamanaşımına uğrar mı işkence suçu zamanaşımı süresi nedir TCK 97 ne anlama gelmektedir TCK 256 ne anlama gelmektedir TCK madde 94 gerekçesi nasıl anlaşılmalıdır TCK 86 ne anlama gelmektedir TCK psikolojik baskı hususunda işkence ile bir ayrım yapmakta mıdır TCK mevzuat işkence suçunu nasıl tanımlar şeklinde sıralamak mümkündür. Şimdi bu soruları teker teker yanıtlayalım.

İşkence Suçu Nedir 

İşkence suçu nedir sorusu ilk yanıtlanması gereken sorudur. İşkence suçu bir kamu görevlisinin bir kişiye karşı insan onuruna bağdasmayacak şekilde ruhsal ve veya bedensel yönden acı çekmesine ya da algılama yeteneğinin etkilenmesine yol açacak fiiller işlemesidir. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken husus işkence suçundan bahsedebilmek için söz konusu fiil ya da fiillerin sistematik olması gerekmektedir. Örneğin, bir polis memurunun yolda çevirdiği bir kişi ile tartışıp sinirlenerek tokat atması işkence suçunu değil kasten yaralama suçunu meydana getirmektedir. İşkence suçunun olusabilmesi için fiilin bir kamu görevlisi tarafından işlenmesi gerekmektedir. Mesela bir kişinin başka bir kişiyi bir yere kapatıp tırnaklarını çekmesi fiilleri kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve eziyet suçlarını oluşturur. Çünkü bu örnek olayda fiilleri işleyen kişi kamu görevlisi değildir. İşkence suçu nedir sorusunu yanıtladiktan sonra işkence suçunun cezası nedir sorusunu yanıtlamak oldukça yerinde olacaktır.

İşkence Suçunun Cezası Nedir

İşkence suçunun cezası nedir sorusuna cevap verebilmek için ikili bir ayrıma gitmek yerinde olacaktır. Şöyle ki işkence suçunun cezası nedir sorusuna 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası cevabı verilebilir. Ancak işkence suçunun çocuk ya da beden veya ruh bakımından savunmasız durumda olan bir kişiye karşı veya işlenmesi durumunda verilecek olan ceza 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. Buna ek olarak, işkence suçunun bir avukata karşı ya da bir kamu görevlisine görevi dolayısıyla işlenmesi durumunda da verilecek olan ceza 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası olacaktır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus buradaki işkence suçunun nitelikli hallerinden kamu görevlisinin görevi dolayısıyla işkenceye uğraması durumudur. Şöyle ki bir kamu görevlisine karşı işkence suçunun başka bir sebep dolayısıyla (mesela bir borç ilişkisi yüzünden) işlenmesi durumunda nitelikli hal uygulanmaz. İşkence suçunun basit halinden bahsedilir ve işkence suçunun basit halinden ceza verilir. Yani bir polis memurunun bir kalem müdürüne bir ilişkisi yüzünden işkence yapması durumunda işkence suçunun basit halinden ceza verilir. Yani bu örnek olayda 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilir. İşkence suçunun cezası nedir sorusunu yanıtladiktan sonra işkence suçunda zamanaşımı süresi nedir sorusunu cevaplamak oldukça yararlı olacaktır.

İşkence Suçunda Zamanaşımı Süresi Nedir  

İşkence suçunda zamanaşımı süresi nedir sorusu işkence suçu özelinde karşımıza en sık gelen soruların başında gelmektedir. Bu soruya verilecek olan en doğru cevap işkence suçunda zamanaşımı işlemez şeklinde olacaktır. Şöyle ki insan onuruna yaraşır bir biçimde yaşayabilmek en üst norm olan Anayasa tarafından güvence altına alınmıştır. Dolayısıyla insanların sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürebilmeleri devletin güvencesi altındadır. Bu sebeple işkence suçunda zamanaşımı süresi bulunmamaktadır. İşkence suçunda zamanaşımı süresi nedir sorusunu cevapladıktan sonra TCK 97 ne anlama gelmektedir sorusunu cevaplamak oldukça uygun olacaktır.

TCK 97 Ne Anlama Gelmektedir

TCK 97 terk suçunu düzenmektedir. Buna göre bakıma muhtaç bir kişinin bakım ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan kişi tarafından kendine haline terk edilmesi durumunda ilgili kişiye 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilir. Buna ek olarak bakıma muhtaç kişinin terk edilmesi sonucunda bakıma muhtaç kişi ölmüş, yaralanmış ya da bir hastalığa yakalanmış ise faile verilecek olan ceza neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre belirlenir. TCK 97 Ne anlama gelmektedir sorusunu yanıtladiktan sonra TCK 86 ne anlama gelmektedir sorusunu yanıtlamak oldukça yerinde olacaktır.

TCK 86 Ne Anlama Gelmektedir

TCK 86 kasten yaralama suçunu düzenlemektedir. Buna göre kasten bir kişinin vücuduna acı veren veya algılama yeteneğinin kısmen ya da tamamen bozulmasına sebep olan ya da sağlığının herhangi bir şekilde bozulmasına sebep olan kişiye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilir. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken husus kasten yaralama suçunun mağdur üzerinde basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olması durumunda şikayet üzerine verilecek olan ceza 4 aydan 1 yıla kadar hapis ya da adli para cezası şeklinde olmaktadır. Buna ek olarak, kasten yaralama suçunun eşe, kardeşe, üstsoya altsoya karşı ya da silahla işlenmesi durumunda şikayet aranmaksızın verilecek olan ceza yüzde 50 oranında arttırılır. Ayrıca kasten yaralama suçunun beden ya da ruh bakımından savunmasız durumda olan bir kişiye karşı işlenmesi durumunda da aynı şekilde şikayet aranmaksızın verilecek olan ceza yarı yarıya arttırılır. Bununla beraber, kasten yaralama suçunun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi durumunda da verilecek olan ceza şikayet aranmaksızın yüzde 50 oranında arttırılır. Bunun yanında, kasten yaralama suçunun bir kamu görevlisi tarafından kamu görevin kendisine getirdiği nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlenmesi durumunda da verilecek olan ceza yarı yarıya arttırılır. Görüldüğü üzere kasten yaralama ile işkence suçu arasındaki en önemli farklar işkence suçunun olusabilmesi için failin kamu görevlisi olması ve bununla beraber kamu görevlisinin anlık bir olay sonucunda değil sistematik olarak insan onuruna bağdasmayacak fiiller işlemesi gerekmektedir. TCK 86 ne anlama gelemjetedir sorusunu yanıtladiktan sonra TCK 256 ne anlama gelmektedir sorusunu yanıtlamak oldukça yararlı olacaktır.

TCK 256 Ne Anlama Gelmektedir  

TCK 256 bir kamu görevlisinin görevinin gerektirdiği ölçüyü aşarak kuvvet kullanma yoluna gitmesi durumunda kasten yaralama suçundan cezaya hükmedileceğini öngörmektedir. Bu noktada da kasten yaralama suçu ile işkence suçu arasındaki ayrım karşımıza çıkmaktadır. Şöyle ki kasten yaralama suçunun bir kamu görevlisi tarafından ani bir olay neticesinde işlenmesi durumunda işkence suçundan bahsedilmez. Örneğin, bir polis memurunun tartıştığı bir vatandaşı tartakmalaması polisin görevini icra ederken zor kullanma yetkisinin dışında çıkmaktadır. Buradan hareketle, bu örnek olayda işkence suçundan değil, TCK 256 da tanımlanan suç tipinden bahsedilebilir. Bilindiği gibi işkence suçunu kasten yaralama suçundan ayıran temel etmenler işkence suçunun bir kamu görevlisi tarafından ve sistematik bir şekilde işlenmesi gerektiğidir. TCK 256 ne anlama gelmektedir sorusunu yanıtladıktan sonra TCK 94 gerekçesi nasıl anlaşılmalıdır sorusunu cevaplamak oldukça faydalı olacaktır.

TCK 94 Gerekçesi Nasıl Anlaşılmalıdır  

Bilindiği gibi TCK 94 işkence suçunu tanımlamaktadır. TCK 94 gerekçesinde de devletin sınırları içinde yaşayan insanların sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmelerinin anayasa ve uluslararası anlaşmalar ile garanti altına alındığı belirtilmektedir. Bilindiği gibi işkence suçu insanlığa karşı bir suç olup devletin anayasa ve uluslararası anlaşmalar ile garanti altına aldığı insan onuruna yaraşır biçimde yaşama hakkının gaspıdır. Bu sebeple, işkence suçu en ağır şekilde cezalandırılmaktadır. Ve buna ek olarak bu suçu işlemiş olan faillerin zamanaşımı ile korunması önlenmiş işkence suçu için zamanaşımı öngörülmemiştir.

TCK Psikolojik Baskı Hususunda İşkence ile Bir Ayrım Yapmış mıdır

Hiç şüphesiz TCK psikolojik baskı ile işkence arasında bir ayrım yapmış mıdır sorusu işkence suçu hususunda karşımıza en sık çıkan soruların başında gelmektedir. Bilindiği gibi işkence suçu ''sistematik...ruhsal yönden acı çekmesine...yol açacak davranışlar işlenmesi'' şeklinde tanımlanmaktadır. Dolayısıyla psikolojik baskı da bu kapsama girmektedir. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken husus her psikolojik baskının işkence suçu meydana getirmediğidir. İşkence suçunun olusabilmesi için psikolojik baskının bir kamu görevlisi tarafından işlenmesi ve buna ek olarak sistematik bir fiiller dizisi oluşturması gerekmektedir. Bu psikolojik baskının kamu görevlisi olmayan bir kişi tarafından işlenmesi sonucunda ise eziyet suçundan bahsedilebilir. TCK psikolojik baskı hususunda ile işkence bir ayrım yapmış mıdır sorusunu yanıtladiktan sonra TCK mevzuat işkence suçunu nasıl tanımlar sorusuna cevap vermek oldukça yerinde olacaktır.

TCK Mevzuat İşkence Suçunu Nasıl Tanımlar   

TCK mevzuat işkence suçunu nasıl tanımlar sorusu işkence suçu özelinde karşımıza çıkan en önemli soruların başında gelmektedir. Çünkü işkence suçunu anlayabilmek için kanun koyucunun işkence suçunu nasıl tanımadığını bilmek hayati öneme haizdir. TCK mevzuat içinde işkence suçunu bir kamu görevlisinin bir kişiye karşı insan onuruna bağdasmayacak şekilde aşağılayıcı biçimde ruhsal ve veya bedensel yönden acı çekmesine ya da algılama yeteneğinin bozulmasına sebep olacak davranışlarda bulunması şeklinde tanımlamıştır. İşkence suçunun kasten yaralama suçundan ve eziyet suçundan temel farkı işkence suçunun bir kamu görevlisi tarafından ve sistematik olarak işlenmesidir.