26 Şubat 2016 Cuma

Açık Cezaevine Geçiş Şartları

Öncelikle açık cezaevi cezasının belirli bir kısmı kapalı cezaevinde infaz edilmiş olan hükümlünün iyi halli olması durumunda topluma yeniden entegre edilebilmesi adına uygulanan bir ceza yöntemidir. Açık cezaevi konseptinin amaçları dikkate alındığında denetimli serbestlik uygulamasına oldukça benzer olduğu görülmektedir. Açık cezaevinde hükümlüler belirli iş kollarında eğitim görerek hem kendilerini geliştirme hem çalışma hem de topluma yeniden adapte olabilme fırsatlarını yakalamalarının yanında belli bir süre sonra öngörülen aralıklarla ailelerini ziyaret edebilirler. Böylece toplumun temel yapısı olan aile kurumu da ceza uygulamasından daha az etkilenmiş olur. Açık cezaevi uygulaması her hükümlüye uygulanamayacağı gibi belli başlı şartlara tabidir. Bu ceza uygulaması açık cezaevine ayrılma yönetmeliği tarafından düzenlenmiştir. 



Açık Cezaevine Ayrılma Yönetmeliği

                  Öncelikle ülkemizdeki ceza infaz kurumlarındaki yetersizlik sebebiyle kanun koyucu denetimli serbestlik ve açık cezaevi gibi alternatif ceza uygulamalarına sık sık başvurmakta ve bu doğrultuda yeni düzenlemeler yapmaktadır. Bu nedenle 2015 yılında açık cezaevine ayrılma yönetmeliğinde değişiklik yapılarak mahkumlara biz dizi yeni haklar verilmiş ve bu yolla da ceza infaz kurumlarının rahatlatılması ve daha işlevsel bir hale getirilmesi amaçlanmıştır. Ciddi sayılabilecek bir takım değişikliklerden sonra açık cezaevine geçiş hakkı daha esnek bir yapıya bürünmüştür denilebilir. Peki buradan hareketle açık cezaevine kimler girer? Terör suçları, örgütlü suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç olmak üzere kasıtlı suçlardan 3 yıl ya da daha az hapis cezasına mahkum olan hükümlüler doğrudan açık cezaevine geçiş hakkına sahiptirler. Buna ek olarak, taksirli suçlardan 5 yıl veya altında ceza almış olan mahkumlar da doğrudan açık cezaevine geçiş hakkına sahiptir. Ayrıca nafaka borcunu ödememe ve borç taahhüdünü yerine getirmeme sebebiyle tazyik hapsine mahkum olan hükümlüler de doğrudan açık cezaevine geçiş yapabilirler. Buna ek olarak, tazyik hapsine benzer bir durum olarak görülen adli para cezasının ödenmemesi sebebiyle hapis cezasına mahkum olan hükümlüler de cezalarını açık cezaevinde çekerler. Açık cezaevine kimler girer sorusuna daha iyi cevap verebilmek adına kapalı cezaevinden açık cezaevine geçiş şartlarının irdelenmesi faydalı olacaktır.



Kapalı Cezaevinden Açık Cezaevine Geçiş Şartları
       

          Ülkemizdeki kapalı ceza kurumlarının yetersizliği sebebiyle örtülü af söylentilerinin ayyuka çıktığı bir dönemdeyiz. İşte aynı sebeplerle kapalı cezaevinden açık cezaevine geçiş yönetmeliği 2015 yılında ciddi anlamda değişikliğe uğramıştır. Bu değişiklikleri örtülü af ya da denetimli serbestlik olarak nitelendirmek yanlış olacaktır. Söz konusu değişiklik mahkumların haklarını arttırmak suretiyle hem ceza kurumlarını rahatlatmayı hem de mahkumların topluma kazandırılmasını hedeflemektedir demek daha isabetli olacaktır. Örneğin önceki yönetmeliğe göre toplam cezasının 1/5'ini kapalı ceza kurumlarında çeken ve iyi halli olan hükümlüler koşullu salıverilmelerine 6 yıl ya da daha az süre kalması durumunda açık ceza kurumuna ayrılma hakkına sahipti. Ancak kapalı cezaevinden açık cezaevine geçiş yönetmeliği 2015 yılında yapılan değişiklik sonrasında mahkumların haklarını genişletmiştir. Kapalı cezaevinden açık cezaevine geçiş şartları 2014 yılında daha katıyken 2015 yılındaki değişiklikle beraber daha çok mahkumu ilgilendiren, daha ulaşılabilir ve daha esnek bir yapıya kavuşmuştur. Bu değişikliğe göre yeni yönetmelik toplam cezalarının 1/10'unu kapalı ceza kurumlarında çekmiş olan mahkumların iyi halli olmaları ve koşullu salıverilme tarihlerine 7 yıl ya da daha az süre kalması durumunda cezanın kalanının açık ceza kurumlarında infaz edilebileceğini öngörmektedir. Buna ek olarak, cezası bir kapalı ceza kurumunun yüksek güvenlikli bir bölümünde ya da yüksek güvenlikli cezaevinde infaz edilmekte olan hükümlünün iyi halli olması, cezasının üçte birini bu ceza infaz kurumlarında çekmiş olması ve koşullu salıverilme süresine 3 yıl ya da daha az süre kalmış olması durumunda kapalı cezaevinden açık cezaevine geçiş şartları oluşmuş demektir. 
      
           Birçok suçtan hüküm giymiş mahkumların öngörülen şartları sağlamaları durumunda kapalı cezaevinden açık cezaevine geçiş hakkı bulunmaktadır. Fakat öyle suçlar vardır ki hüküm giyen mahkumların açık cezaevine geçiş ihtimalini ortadan kaldırırlar. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olan hükümlülerin açık cezaevine geçiş hakları yoktur. Ayrıca 2. kez aynı suçtan hüküm giymiş olan mahkumların açık cezaevine geçiş hakları bulunmamaktadır. Bununla beraber, siyasi suçlar nedeniyle mahkum olan hükümlülerin açık cezaevine geçiş hakları yoktur. Bu duruma ek olarak, koşullu salıverilme hükümleri doğrultusunda hakkında koşullu salıverilme kararı geri alınan hükümlülerin cezalarının tamamını kapalı ceza infaz kurumlarında çekmeleri öngörülmektedir. Ayrıca cezaevinde cezası infaz edilirken başka bir suç işlemiş olan mahkumlar açık cezaevine geçiş şartlarına sahip olsalar bile sonradan işledikleri suçun cezasını çekene kadar açık cezaevine geçiş haklarını kullanamazlar. 
         
          Bütün bu şartları bir kenara bırakacak olursak şartların hepsi sağlanıyor olsa bile nihai kararı yani açık cezaevine geçiş kararını idare ve gözlem kurulu vermektedir. Yani şartların hepsi tamam olsa bile idare ve gözlem kurulu tarafından açık cezaevine geçişleri uygun görülmeyen mahkumlar bu haklarını kullanmaktan mahrum kalabilirler. Ancak şartların sağlanması durumunda idare ve gözlem kuruluna itiraz yolu açıktır.

Yeni Yargı Paketi Neleri Kapsıyor

Son zamanlarda gerek siyaset gerek hukuk çevrelerinde en çok tartışma yaratan medyada kendisine sıkça yer bulan yeni yargı paketi yürürlüğe girdi. Vergi borçlarının affı, denetimli serbestlik konusunda esneklik gibi spekülasyonlar sebebiyle kamuoyunda beklenti yaratan yargı paketi bu beklentileri boşa çıkararak daha çok idari ve yargı alanlarına yeni düzenlemeler getirdi. Yeni Yargı reformu medyada sık sık dillendirildiği için kamuoyunda yeni yargı paketi ne zaman çıkacak ve neleri kapsayacak şeklinde soruların sorulmasına neden oldu. Yeni yargı paketinde neler var neler yok yeni yargı paketinde af var mı gibi sorulardan önce yeni yargı paketi neleri kapsıyor hangi alanlara ağırlık veriyor şeklinde incelemek daha faydalı olacaktır. 



Özel Yetkili Mahkemelerin Kaldırılması

       Öncelikle yargı paketinde mahkemelere ilişkin önemli değişiklik olarak özel yetkili Ağır Ceza mahkemelerinin kaldırılması gösterilebilir. Paket hem halihazırda görevlerine devam eden Ağır Ceza mahkemelerinin hem de terörle mücadele kapsamında görevlendirilmiş olan Ağır Ceza mahkemelerinin kaldırılmasını öngörmektedir. Yeni yargı paketi uyarınca adı geçen kurumlarda görev yapan hakimler ve Cumhuriyet savcıları, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından uygun görülecek kurumlara atanacaklardır. Buradan hareketle, birçok tartışmaya sebep olan özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılarak bu tartışmaların ve kamuoyundaki soru işaretlerinin ortadan kaldırılmak hedeflendiği söylenebilir. Bunun yanında, bu değişikliğin bir yetki devri teşkil ettiği de söylenebilir. Çünkü özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin mevcut yetkileri ''normal'' ağır ceza mahkemelerine devredilmektedir. Ağır ceza mahkemelerine verilen bir diğer kilit görev ise gizli soruşturmacı görevlendirmek olarak dikkat çekmektedir. Buna göre gizli soruşturmacı görevlendirebilmek için öncelikle somut delil şartı aranacak. Somut delil olması durumunda da gizli soruşturmacı atanmasına Ağır Ceza Mahkemeleri oy birliği ile karar verebilecek. Burada savcının gizli soruşturmacı görevlendirebilme yetkisinin Ağır Ceza Mahkemelerine devri söz konusudur. Bu yetki devrindeki amacın da iddia makamı ile savunma makamı arasındaki mevcut dengesizliğin giderilmesi olarak düşünülebilir. Buna karşın savunma makamının da bir takım yetkileri belli durumlarda kısıtlanmıştır.


Avukatların Dosya İnceleme Yetkisi

         Yeni yargı reformu bazı durumlarda avukatların dosya incelemesi yapabilme yetkisinin savcılar tarafından kısıtlanabilmesini öngörmektedir. Bu kısıtlamanın her ne kadar soruşturmanın amacının tehlikeye düşebileceği durumlarda uygulanması öngörülüyor olsa da çoğu hükmün yoruma açık olması gerçeği savunma makamının iddia makamı karşısında elinin zayıflayacağını açık ve net bir biçimde ortaya koymaktadır. Öte yandan yargı paketi bu kısıtlamanın keyfi bir uygulamaya dönüşmesini önlemek amacıyla bu kısıtlamanın sadece belli suçlara karşı uygulanabilmesini öngörmektedir: Devletin güvenliğine karşı suçlar, çocukların cinsel istismarı, kasten öldürme, cinsel saldırı, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, Anayasal düzene karşı ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, devlet suçlarına karşı suçlar, casusluk, zimmet, silah kaçakçılığı, kaçakçılıkla mücadele kapsamındaki suçlar. Bunun yanında, herkesin savunma hakkı vardır ilkesinden yola çıkılarak savunma makamının dolayısıyla sanıkların da bir takım haklarının korunması gözetilerek bu kısıtlama uygulamasının kapsamı sınırlandırılmıştır. Buna göre yakalanan kişinin ya da şüphelinin ifadesi ve bilirkişi raporları bu kısıtlamanın tamamen dışında tutulmuştur.


El Koymanın Kapsamı Genişletiliyor

           Halihazırda silahlı örgüt kurmak veya örgüte silah sağlama suçlarından taşınmazlara, haklara ve alacaklara el konulabilirken yeni yargı reformu ile birlikte Anayasayı ihlal, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç, hükümete karşı silahlı isyan, silahlı örgüt, silah sağlama ve suç için anlaşma suçlarında da el koyma kararı verilebilecek. İşlenmiş bir suç sonrasında gerek soruşturma aşamasında gerek kovuşturma aşamasında somut delillere dayanan  kuvvetli şüphenin olması durumunda eğer başka bir yolla delil elde edilmesi mümkün değilse Ağır Ceza Mahkemesinin ya da savcının kararıyla şüphelinin veya sanığın iletişimi dinlenebilecek, kayıt altına alınabilecek hatta sinyal bilgileri dahi değerlendirilebilecek ancak tespit edilemeyecek.