7 Eylül 2015 Pazartesi

Dijital Deliller ve Bilişim Suçları

Konvensiyonel suçların aksine bilişim suclarında suçun işlendiği yer belli değildir. Örneğin Almanya'da yaşayan bir insan Amerika'daki bankaları internet üzerinden dolandırabilir. Üstelik bunu başka bir bilgisayar üzerinden o bilgisayarın sahibinin haberi olmadan da yapabilir. Bu durumda o bilgisayarın sahibinin haksız yere hüküm yemesine bile sebep olabilir. Yani bu örnekten de anlaşılabileceği üzere bilişim suçları tespiti son derece zor olan suç çeşitlerini kapsadığı gibi aynı zamanda masum insanların da mağdur olmasıyla sonuçlanabilen suçlar içerir. Yani bilişim suçlarında suçun yerinin hatta zaman zaman failinin bile net olarak belli olmaması suçun tespitinin zor olmasının başlıca sebeplerinden biridir. Bunun yanında internet aracılığıyla uluslararası olarak işlenen suçlarda ülkeler arasında  yasal bir koordinasyon bulunmamaktadır. Yani bir ülkede suç teşkil eden bir fiil başka bir ülkede suç olmayabilir. Bunlara ek olarak internetin yapısı gereği yargı mercileri internet ortamında gerçek hayatta olduğu kadar etkin değillerdir. Örneğin suç teşkil eden durumlarda intenete doğrudan müdahale edebilecek bir yargı mercii bulunmamaktadır. Örneğin günümüzde oldukça popüler olan canlı yayın uygulamaları kullanılarak yapılan canlı yayınlarda telif hakkı ihlalleri ve bu ihlallerin sözkonusu programların yapısı gereği kaydedilmemesi sonucu herhangi bir delil bulunamaması son zamanlarda birçok suçun önünü açmıştır. Ayrıca delillerin, gerçek delillerin aksine gerek toplanma ve aktarım sürecinde gerek incelenmesi sürecinde çok daha fazla bilgi ve uğraş gerektirmesi bir başka sorun olarak gözükmektedir. Bu durumda dijital delillerin ne olduğunun yanında dijital delillerin hangi durumlarda geçerli hangi durumlarda geçersiz olduklarını incelemek faydalı olacaktır.     

2)Dijital delil nedir?
         
        Herhangi bir elektronik cihazdan herhangi bir suça delil olarak mahkemeye delil olarak sunulabilir her türlü veri olarak tanımlanan dijital deliller, tanımdan da anlaşılabileceği üzere sadece bir bilişim sisteminden değil her türlü medya verisi kaydedebilen elektronik cihazdan elde edilebilir delillerdir. Yaygın olarak bilinenin aksine dijital deliller sadece bilişim suçları için değil her türlü suç için delil olarak kullanılmaktadırlar. Özellikle günümüzde gelişen teknoloji ile beraber hayatımızın her alanına giren elektronik cihazlar birçok suçun delilini kaydedebilmektedirler. Yani günümüzde birçok suç eskiye kıyasla daha kolay tespit edilebilmektedir. Ancak dijital deliller, kolaylıkla manipüle edilebilir yapıda oldukları için çoğu zaman geçerli değillerdir. Buradan hareketle dijital delillerin hangi durumlarda geçerli, hangi durumlarda geçersiz olduklarını incelemek gerekmektedir.

3)Dijital deliller neden tek başlarına gecersizlerdir?
        
        
        Bilindik suçların aksine bilişim suçlarında delil toplamak ta oldukça zordur. Suçun belli bir mekanı olmaması, olası delillerin genelde somut deliller olmaması suçun tespitini oldukça zorlaştıran etmenlerdir. Bunun yanında  suçun faille dolaylı veya doğrudan bağlantıları, olası bir ikinci faille olan bağlantılar ve bu bağlantıların zamana bağlı ilişkileri dijital delillerin incelenmesini oldukça zorlaştırmıştır.  Buna ek olarak dijital delillerin incelenmesi ve aktarımı oldukça bilgi ve çaba gerektirmektedir. Ayrıca dijital delillerle bir suçun tespit edilmesi durumunda yaşanan bir diğer sıkıntı da   dijital delillerin tek başına delil olarak kabul edilmemesidir. Çünkü dijital ortamda elde edilen delillerin oluşturulma tarihleri, delillerin bulunduğu cihazın  tarihine endekslidir. Dolayısıyla bu durumda cihazın o zamanki tarihinin doğru olup olmadığı bilinemez. Bu da sözkonusu dijital delillerin olası suç tarihiyle olan tarihsel ilişkisini ortadan kaldırır ki bu durumda bir delilden söz edilemez.


4)Dijital deliller hangi koşullarda geçerli olurlar?

       
         Öncelikle bir dijital delil tek başına geçerli olamaz. Çünkü sözkonusu dijital delil içerisinde bulunduğu cihazın tarihine endeksli bir olusturulma tarihine sahiptir. Bu sebeple dijital delilin tarihinin doğru olup olmadığı bilinemez. Ancak bazı durumlarda dijital delil de geçerli sayılabilir.  Bir dijital delilin geçerlilik kazanabilmesi için öncelikle harici bir tarih kaynağıyla teyit edilmiş olması gerekmektedir. Bunun yanında sözkonusu dijital delillerin geçerli olabilmeleri icin hukuk kurallarına uygun olarak elde edilmiş olmaları, olası suç teşkil eden fiille doğrudan ilişkili olmaları, toplanmaları ve aktarımları sırasında her hangi bir kuşkuya mahal vermeyecek yapıda olmaları, yargı mercileri tarafından anlaşılabilir ve inandırıcı bulunmaları ve son olarak tarafsız bir yapıda olmaları gerekmektedir.

Mert Güdücüoğlu

Yeni e-ticaret Kanunu

Elektronik ticaret, elektronik ortamda çevrimiçi olarak yapılan her türlü ticari faaliyet olarak tanımlanabilir. Elektronik ticaret, hizmet sağlayıcılar yani doğrudan kendi ürününü elektronik ortamda satan gerçek veya tüzel kişiler veya aracı hizmet sağlayıcılar yani başkalarına ait ürünlerin elektronik ortamda satılması için ortam hazırlayan gerçek veya tüzel kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Ve bu ticaret tipi de tıpkı gerçek hayattaki konvensiyonel ticaret gibi hukuk kuralları çerçevesinde düzenlenmeye ve denetlenmeye gereksinim duymaktadır.
Kanunun Genel Hatları ve Amacı

Son yıllarda hayatın her alanında Avrupa Birliği normlarına uyum sağlamayı hedefleyen ülkemizde hukuk alanında da bu normlara uyulması bir zorunluluk haline gelmiştir. Buradan hareketle, Avrupa Birliği ülkelerindeki bir dizi hukuk kuralının ülkemiz için de ülkemizin koşulları gözetilerek uyarlanması kaçınılmaz hale gelmiştir.
      
Hayatın her alanında olduğu gibi ticaret alanında da kendine geniş bir yer bulan internetin de kendine has kanunları olmakla birlikte, internet üzerindeki ticareti kapsayan kanunların Avrupa Birliği direktifleri doğrultusunda güncellenmesi 27 Kasım 2014 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan ve akabinde 1 Mayıs 2015 tarihinde yürürlüğe giren Yeni E-ticaret kanunu ile tamamlanmıştır. Kanunun yapılma amacı Avrupa Birliği normlarına uyumun yanısıra e-ticaret sektöründeki belli başlı sıkıntıların önüne geçmekti. 13 maddeden oluşan kanun e-ticaret sektörünü detaylı bir şekilde düzenlemekten çok sektörde belli başlı aksaklıkları önlemek ve kişisel verilerin güvenliğini sağlamak amaçları güdülerek yürürlüğe sokulmuştur. Kanuna göre ticari amaçlı gönderilen mail, kısa mesaj, Fax, sesli mesaj vb iletiler belirli kurallar çerçevesinde gönderilmelidir. Öncelikle kanunun en öne çıkan noktalarından biri ticari amaçla gönderilecek herhangi bir iletinin (mail, mesaj vb iletiler) önceden gönderilecek tarafın onayı alındıktan sonra gönderilmesi hususunu zorunlu kılmasıdır. Kanunun bir diğer önemli noktası ticari amaçla mesaj gönderen tüzel veya gerçek kişinin ileti içeriğinde ürünün cinsini, nerede üretildiği, satış fiyatını, hangi kanalla gönderileceğini kısaca ürünle ilgili tüm ayrıntıları belirtmeyi zorunlu hale getirmesidir. Ayrıca kanun, satışı gerçekleştiren tüzel veya gerçek kişinin her türlü iletişim bilgisini (gerçek veya tüzel kişinin tam adı, telefon numarası, Ticaret Odası sicil kaydı vb bilgiler) de belirtmesini şart koşmaktadır. Bu maddeyi ihlal eden firmalar, 1000 TL'den 15000 TL'ye kadar para cezasıyla cezalandırılırlar.



Firmaların Genel Sorumlulukları
        
         Öncelikle kanunun öncesinde de sonrasında da  karşılaşılan en önemli problem sürekli gönderilen reklam SMS'leridir. Kanun, satış yapan tüzel veya gerçek kişilerin tüketicilere ticari içerikli iletileri göndermeden önce tüketicinin onayını almasını öngörmektedir. Bu onay kısa mesaj yoluyla olabildiği gibi ıslak imza ile de olabilmektedir. Kanun sonrasında birçok ticari firma tüketicilere reklam iletilerini almaya devam edip etmeme konusunda onay mesajları yollamış olsa bile birçok firma onay mesajlarının cevaplanmamasını onay verilmiş gibi kabul ederek ticari amaçlı iletileri tüketicilere yollamaya devam etmişlerdir. Bu da kanundan sonra bile istenmeyen ticari amaçlı SMS'lerin ve e-postaların tamamen engellenememesi sonucunu doğurmuştur. Bu durumun asıl sebebi de kanundan zımni onayın kabul edildiği anlamının çıkarılmasıdır. Ancak yönetmelik, kanunda yer alan bu açığı net bir biçimde kapatmıştır. Yönetmeliğe göre firmalar ticari amaçlı iletilerini tüketicilere göndermeden önce izin almakla yükümlüdürler.  Ancak yine aynı yönetmeliğe göre tüketici ile sözkonusu firma arasında daha önceden doğrudan bir ticari ilişki olmuşsa (örneğin tüketici o firmadan herhangi bir şekilde alışveriş yapmışsa) firma tüketiciye ticari içerikli ileti yollamak için tüketicinin onayını almakla yükümlü değildir. Yönetmelikte yeralan bu ifade istenmeyen ticari amaçlı iletilerin halen devam etmesinin başlıca sebebi olarak gösterilebilir. Buna ek olarak yine aynı yönetmelik uyarınca firmalar, her koşulda tüketiciye gönderdikleri ticari amaçlı iletinin içerisinde tüketiciye ücretsiz olarak reklam mesajları hizmetinden çıkma hakkını tanımakla yükümlüdürler. Firmalar, kanuna uymamalari durumunda 1000 TL'den 5000 TL'ye kadar para cezasıyla cezalandırılırlar.

Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcı Kavramları

         Öncelikle yeni elektronik ticaret kanunu, internet üzerinden ticaret yapan her tüzel veya gerçek kişi hizmet sağlayıcı olarak tanımlamıştır.  Buna ek olarak kanun, başka gerçek veya tüzel kişiye ait olan ürünlerin internet üzerinden satışına ortam hazırlayan gerçek veya tüzel kişileri ise aracı hizmet sağlayıcı olarak tanımlamıştır. 

Hizmet Sağlayıcının Yükümlülükleri
           Öncelikle hizmet sağlayıcının en öne çıkan yükümlülüğü bilgi verme hususundadır. Bu bilgi verme hususu iki açıdan ele alınır. İlk olarak hizmet sağlayıcı kendisi hakkında her türlü iletişim bilgilerini ve kişisel/kurumsal ismini paylaşmakla yükümlü olduğu gibi ürünün cinsini nerede üretildiğini, fiyatını vb her türlü bilgiyi ürünü sattığı internet sitesi üzerinden paylaşmakla yükümlüdür. Buna ek olarak hizmet sağlayıcı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın denetleme amacıyla herhangi bir bilgi talep etmesi durumunda da bu bilgiyi paylaşmakla yükümlüdür. Çünkü kanun, kendisinden önce de olduğu gibi hizmet sağlayıcıların ticari ilişkilerinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından denetlenmesini ve düzenlenmesini öngörmektedir. Buna ek olarak hizmet sağlayıcının siparişe yönelik yükümlülükleri de bulunmaktadır. Hizmet sağlayıcı, siparis ücretini, kargo firmasını, kargo ücretini belirtmekte yükümlüdür. Buna ek olarak hizmet sağlayıcının ticari amaçlı iletilere ilişkin yükümlülükleri de bulunmaktadır. Yani hizmet sağlayıcı tüketiciye ticari amaçlı bir ileti göndermeden önce onayını almalıdır. Her ne kadar birçok hizmet sağlayıcı, uzunca bir süre onay iletisine cevap vermeyen tüketicileri onaylamış gibi kabul ederek ticari amaçlı iletiler yollamaya devam etmiş olsalar da yönetmelik açıktır. Hizmet sağlayıcı tüketiciyle daha önceden ticari bir ilişki içerisinde bulunmamışsa, tüketiciye ticari amaçlı ileti yollamadan önce onayını almak zorundadır. Ancak hizmet sağlayıcının diğer hizmet sağlayıcılara veya aracı hizmet sağlayıcılara doğrudan gönderecekleri iletiler onaya tabi değildir. Bunun yanında hizmet sağlayıcı, tüketicinin istediği takdirde bu reklam hizmetinden ücretsiz olarak çıkmasını sağlamakla da yükümlüdür. Kanunun belirttiği bir diğer yükümlülük ise iletinin kabul edilmemesi durumunda hizmet sağlayıcının o tüketiciye reklam yollamamasıdır. Ve son olarak hizmet sağlayıcıların, kişisel verilerin korunmasına ilişkin yükümlülükleri vardır. Yani hizmet sağlayıcının tüketiciye ait telefon numarası, adres, hesap bilgileri vb bilgileri tüketicinin izni olmaksızın 3. kişilerle paylaşması cezai yaptırım gerektirmektedir.
Aracı Hizmet Sağlayıcının Yükümlülükleri

           Yeni elektronik ticaret kanunu hizmet sağlayıcının yükümlülüklerinin yanı sıra aracı hizmet sağlayıcının hukuki sorumluluklarını da belirtmiştir. Buna göre aracı hizmet sağlayıcı, reklam kampanyaları için tüketicilere göndereceği iletiler için önceden tüketiciden izin almakla ve tüketicinin adres, telefon, hesap bilgileri gibi tüm bilgilerini saklı tutmakla yükümlüdür. Aracı Hizmet sağlayıcılar da diğer aracı hizmet sağlayıcılara ve hizmet sağlayıcılara reklam amaçlı ileti gönderebilmek için yasal olarak onaya ihtiyaç duymazlar.
Nasıl şikayet ederim?
   
             Yeni e-ticaret kanunu yürürlüğe girdikten sonra bazı küçük ve orta ölçekli firmalar bakanlığın cezai yaptırım uygulamaması sebebiyle herhangi bir onay almaksızın tüketiciye reklam amaçlı iletiler yollamaya devam etmişlerdir. Bu durum da reklam amaçlı iletileri tüketicilere için ciddi bir sorun haline getirmiştir. Bu tür rahatsız edici iletileri hukuka aykırı bir biçimde yollayan firmaları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na ait internet sitesi olan www.gtb.gov.tr adresi  üzerinden şikayet etmek mümkündür. 

Yeni E-ticaret Kanununun Hukuktaki Yeri

Kanun No. 6563                                                                                             Kabul Tarihi: 23/10/2014
Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı, elektronik ticarete ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.
(2) Bu Kanun, ticari iletişimi, hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcıların sorumluluklarını, elektronik iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmeler ile elektronik ticarete ilişkin bilgi verme yükümlülüklerini ve uygulanacak yaptırımları kapsar.

Tanımlar

MADDE 2 – (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Elektronik ticaret: Fiziki olarak karşı karşıya gelmeksizin, elektronik ortamda gerçekleştirilen çevrim içi iktisadi ve ticari her türlü faaliyeti,
b) Ticari iletişim: Alan adları ve elektronik posta adresi dışında, mesleki veya ticari faaliyet kapsamında kazanç sağlamaya yönelik olarak elektronik ticarete ilişkin her türlü iletişimi,
c) Ticari elektronik ileti: Telefon, çağrı merkezleri, faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler, elektronik posta, kısa mesaj hizmeti gibi vasıtalar kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen ve ticari amaçlarla gönderilen veri, ses ve görüntü içerikli iletileri,
ç) Hizmet sağlayıcı: Elektronik ticaret faaliyetinde bulunan gerçek ya da tüzel kişileri,
d) Aracı hizmet sağlayıcı: Başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ve tüzel kişileri,
e) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını,
ifade eder.

Bilgi verme yükümlülüğü

MADDE 3 – (1) Hizmet sağlayıcı, elektronik iletişim araçlarıyla bir sözleşmenin yapılmasından önce;
a) Alıcıların kolayca ulaşabileceği şekilde ve güncel olarak tanıtıcı bilgilerini,
b) Sözleşmenin kurulabilmesi için izlenecek teknik adımlara ilişkin bilgileri,
c) Sözleşme metninin sözleşmenin kurulmasından sonra, hizmet sağlayıcı tarafından saklanıp saklanmayacağı ile bu sözleşmeye alıcının daha sonra erişiminin mümkün olup olmayacağı ve bu erişimin ne kadar süreyle sağlanacağına ilişkin bilgileri,
ç) Veri girişindeki hataların açık ve anlaşılır bir şekilde belirlenmesine ve düzeltilmesine ilişkin teknik araçlara ilişkin bilgileri,
d) Uygulanan gizlilik kuralları ve varsa alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizmalarına ilişkin bilgileri,
sunar.
(2) Hizmet sağlayıcı, varsa mensubu olduğu meslek odası ile meslekle ilgili davranış kurallarını ve bunlara elektronik olarak ne şekilde ulaşılabileceğini belirtir.
(3) Tarafların tüketici olmadığı hâllerde taraflar, birinci ve ikinci fıkralardaki düzenlemelerin aksini kararlaştırabilirler.
(4) Hizmet sağlayıcı, sözleşme hükümlerinin ve genel işlem şartlarının alıcı tarafından saklanmasına imkan sağlar.
(5) Birinci ve ikinci fıkralar, münhasıran elektronik posta yoluyla veya benzeri bireysel iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmelere uygulanmaz.

Sipariş

MADDE 4 – (1) Elektronik iletişim araçlarıyla verilen siparişlerde aşağıdaki esaslar geçerlidir:
a) Hizmet sağlayıcı, siparişin onaylanması aşamasında ve ödeme bilgilerinin girilmesinden önce, ödeyeceği toplam bedel de dâhil olmak üzere, sözleşmenin şartlarının alıcı tarafından açıkça görülmesini sağlar.
b) Hizmet sağlayıcı, alıcının siparişini aldığını gecikmeksizin elektronik iletişim araçlarıyla teyit eder.
c) Sipariş ve siparişin alındığının teyidi, tarafların söz konusu beyanlara erişiminin mümkün olduğu anda gerçekleşmiş sayılır.
(2) Hizmet sağlayıcı, sipariş verilmeden önce alıcıya, veri giriş hatalarını belirleyebilmesi ve düzeltebilmesi için uygun, etkili ve erişilebilir teknik araçları sunar.
(3) Tarafların tüketici olmadığı hâllerde taraflar, birinci ve ikinci fıkralardaki düzenlemelerin aksini kararlaştırabilirler.
(4) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri ile ikinci fıkra, münhasıran elektronik posta yoluyla veya benzeri bireysel iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmelere uygulanmaz.

Ticari iletişime ilişkin esaslar

MADDE 5 – (1) Ticari iletişimde:
a) Ticari iletişimin ve bu iletişimin adına yapıldığı gerçek ya da tüzel kişinin açıkça belirlenebilir olmasını sağlayan bilgiler sunulmalıdır.
b) İndirim ve hediye gibi promosyonlar ile promosyon amaçlı yarışma veya oyunların bu niteliği açıkça belirlenebilmeli, bunlara katılımın ve bunlardan faydalanmanın şartlarına kolayca ulaşılabilmeli ve bu şartlar açık ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlaşılır olmalıdır.

Ticari elektronik ileti gönderme şartı

MADDE 6 – (1) Ticari elektronik iletiler, alıcılara ancak önceden onayları alınmak kaydıyla gönderilebilir. Bu onay, yazılı olarak veya her türlü elektronik iletişim araçlarıyla alınabilir. Kendisiyle iletişime geçilmesi amacıyla alıcının iletişim bilgilerini vermesi hâlinde, temin edilen mal veya hizmetlere ilişkin değişiklik, kullanım ve bakıma yönelik ticari elektronik iletiler için ayrıca onay alınmaz.
(2) Esnaf ve tacirlere önceden onay alınmaksızın ticari elektronik iletiler gönderilebilir.
Ticari elektronik iletinin içeriği

MADDE 7 – (1) Ticari elektronik iletinin içeriği, alıcıdan alınan onaya uygun olmalıdır.

(2) İletide, hizmet sağlayıcının tanınmasını sağlayan bilgiler ile haberleşmenin türüne bağlı olarak telefon numarası, faks numarası, kısa mesaj numarası ve elektronik posta adresi gibi erişilebilir durumdaki iletişim bilgileri yer alır.
(3) İletide, haberleşmenin türüne bağlı olarak, iletinin konusu, amacı ve başkası adına yapılması hâlinde kimin adına yapıldığına ilişkin bilgilere de yer verilir.

Alıcının ticari elektronik iletiyi reddetme hakkı

MADDE 8 – (1) Alıcılar diledikleri zaman, hiçbir gerekçe belirtmeksizin ticari elektronik iletileri almayı reddedebilir.
(2) Hizmet sağlayıcı ret bildiriminin, elektronik iletişim araçlarıyla kolay ve ücretsiz olarak  iletilmesini sağlamakla ve gönderdiği iletide buna ilişkin gerekli bilgileri sunmakla yükümlüdür.
(3) Talebin ulaşmasını müteakip hizmet sağlayıcı üç iş günü içinde alıcıya elektronik ileti göndermeyi durdurur.

Aracı hizmet sağlayıcıların yükümlülükleri

MADDE 9 – (1) Aracı hizmet sağlayıcılar, hizmet sundukları elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içerikleri kontrol etmek, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir.
(2) Bu Kanunun 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 inci maddelerinde düzenlenen yükümlülüklerin aracı hizmet sağlayıcılarına uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

Kişisel verilerin korunması

MADDE 10 – (1) Hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcı:
a) Bu Kanun çerçevesinde yapmış olduğu işlemler nedeniyle elde ettiği kişisel verilerin saklanmasından ve güvenliğinden sorumludur.
b) Kişisel verileri ilgili kişinin onayı olmaksızın üçüncü kişilere iletemez ve başka amaçlarla kullanamaz.

Bakanlık yetkisi

MADDE 11 – (1) Bakanlık, bu Kanunun uygulanması ve elektronik ticaretin gelişimiyle ilgili her türlü tedbiri almaya ve denetimi yapmaya yetkilidir.
(2) Bakanlıkça görevlendirilen denetim elemanları, bu Kanun kapsamında Bakanlık yetkisine giren hususlarla ilgili olarak her türlü bilgi, belge ve defterleri istemeye, bunları incelemeye ve örneklerini almaya, ilgililerden yazılı ve sözlü bilgi almaya yetkili olup ilgililer istenilen bilgi, belge ve defterler ile elektronik kayıtlarını, bunların örneklerini noksansız ve gerçeğe uygun olarak vermek, yazılı ve sözlü bilgi taleplerini karşılamak ve her türlü yardım ve kolaylığı göstermekle yükümlüdür.

Cezai hükümler

MADDE 12 – (1) Bu Kanunun;
a) 3 üncü maddesindeki yükümlülüklere, 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki yükümlülüklere, 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına veya 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket eden hizmet sağlayıcılara ve aracı hizmet sağlayıcılara bin Türk lirasından beş bin Türk lirasına kadar,
b) 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendindeki veya aynı maddenin ikinci fıkrasındaki, 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki veya 7 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki yükümlülüklere aykırı hareket eden hizmet sağlayıcılara ve aracı hizmet sağlayıcılara bin Türk lirasından on bin Türk lirasına kadar,
c) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendindeki, 8 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki yükümlülüklere aykırı hareket eden hizmet sağlayıcılara ve aracı hizmet sağlayıcılara iki bin Türk lirasından on beş bin Türk lirasına kadar,
ç) 11 inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere iki bin Türk lirasından beş bin Türk lirasına kadar,
idari para cezası verilir.
(2) Bir defada birden fazla kimseye 6 ncı maddenin birinci fıkrasına aykırı olarak ileti gönderilmesi hâlinde, birinci fıkranın (a) bendinde öngörülen idari para cezası on katına kadar artırılarak uygulanır.
(3) Bu maddede öngörülen idari para cezalarını verme yetkisi Bakanlığa aittir. Bu yetki, merkezde Bakanlığın ilgili genel müdürlüğüne, taşrada ise Bakanlığın il müdürlüklerine devredilebilir.

Yönetmelikler

MADDE 13 – (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler; Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun görüşleri alınarak Bakanlık tarafından hazırlanır.

Değiştirilen mevzuat

MADDE 14 – (1) 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 50 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(5) İşletmeciler tarafından, sundukları hizmetlere ilişkin olarak abone ve kullanıcılarla, önceden izinleri alınmaksızın otomatik arama makineleri, fakslar, elektronik posta, kısa mesaj gibi elektronik haberleşme vasıtalarının kullanılması suretiyle pazarlama veya cinsel içerik iletimi gibi maksatlarla haberleşme yapılamaz. İşletmeciler, sundukları hizmetlere ilişkin olarak abone ve kullanıcılarıyla siyasi propaganda içerikli haberleşme yapamazlar.”

“(6) İşletmeciler tarafından, abone ve kullanıcıların iletişim bilgilerinin bir mal ya da hizmetin sağlanması sırasında, bu tür haberleşmenin yapılacağına dair bilgilendirilerek ve reddetme imkânı sağlanarak edinilmiş olması hâlinde, abone ve kullanıcılarla önceden izin alınmaksızın aynı veya benzer mal ya da hizmetlerle ilgili pazarlama, tanıtım, değişiklik ve bakım hizmetleri için haberleşme yapılabilir.
(7) Abone ve kullanıcılara, bu tür haberleşme yapılmasını reddetme ve verdikleri izni geri alma hakkı kolay ve ücretsiz bir şekilde sağlanır.”

Onay alınarak oluşturulan veri tabanları

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, ticari elektronik ileti gönderilmesi amacıyla onay alınarak oluşturulmuş olan veri tabanları hakkında 6 ncı maddenin birinci fıkrası uygulanmaz.

Yürürlük

MADDE 15 – (1) Bu Kanun 1/5/2015 tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 16 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 

Mert Güdücüoğlu


İnternetten Küfür Etmenin Cezası

Türk Ceza kanununun 125. Maddesinde bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak şeklinde tanımlanan hakaret suçu son yıllarda internetin de yaygınlaşmasıyla beraber her suç tipinde olduğu gibi internet üzerinden de subut bulmaya başlamıştır. İnternet üzerinden gerçekleşen hakaret suçu bilişim hukukunu ilgilendirmektedir. Suç teşkil eden durumlarda genel olarak  3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ve adlî para cezası sözkonusu olmakla birlikte uygulamada günümüzdeki hukuk sistemimiz çerçevesinde çoğu zaman farklılıklar görülmektedir. Kanunda ifade edilen somut eylemin ne olduğu tartışılabilir bir konu olmakla beraber belirli bir takım kelimelerin suç teşkil ettiği yargıtay nezlinde kabul edilmiştir. Yakın zamanda yargıtay in almış olduğu karara göre "Allah belanı versin." ifadesi suç teşkil etmemektedir. Buna gerekçe olarak ta sözkonusu ifadenin kişinin şerefini, haysiyetini zedeleyecek bir anlam içermediği, bir temenni içerdiği gösterilmiştir bu sebeple hakaret kapsamına girmemektedir diye yorunlanabilir. Hakaret  sadece sözle değil resimle, kısa mesajla, gönderilen bir içerikle, bir fotoğrafla ve bir yazıyla da olabilir.


(1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
http://www.internetavukati.net/
http://www.internetavukati.net/b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.


          Ünlü kisiler ve siyasiler icin durum farklıdır. Yargıtay ünlü ve siyasi kişilere hakaret konusunda farklı yorumlamaktadır.  Yargıtaya göre ünlü kişiler ve siyasiler eleştiriye açık olmak durumundadırlar. Ama bu eleştiriye açık olma durumu hakaret etme hakkını vermez. Bunun yanında herhangi bir medya kuruluşu ünlü kişilerin, siyasilerin resimlerini görüntülerini diledikleri gibi yayınlayabilirler. Çünkü sözkonusu kişiler yargıtay nezlinde topluma mal olmuş kişilerdir ve buradan hareketle toplumun bu kişiler hakkında bilgi alma hakkı vardır. Buna karşın herhangi bir medya kuruluşu ünlü olmayan, tabiri caizse "sokaktaki adamın " resmini o kişinin rızası olmaksızın yayınlarsa bu fiil bir suç teşkil eder ve sözkonusu kişi resmini yayınlayan medya kuruluşuna tazminat davası açma hakkına sahiptir.


         İnternet üzerinden hakaret suçlarını düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun 125. Maddesi'nden farklı olarak özel bir maddede tanımlanan cumhurbaşkanına hakaret suçu 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Buna ek olarak suçun alenen işlenmesi durumunda ceza 1/6 oranında arttırılır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu cumhuriyet savcıları tarafından  tespit edildikten sonra suç unsurları teknik ön incelemeye tabi tutulur ve sonrasında Adalet Bakanlığı'ndan soruşturma izni alındıktan sonra yargı süreci başlar. Dolayısıyla cumhurbaşkanına hakaret suçunun soruşturulması adalet bakanlığının iznine tabidir.

Cezanın Uygulanması

         
           İnternetten ya da gerçek hayatta herhangi bir kişiye hakaret etmenin cezası 2 yıla kadar hapis ve adlî para cezasıdır. Suçun internetten ya da gerçek hayatta olması ağırlaştırıcı ya da hafifletici bir sebep değildir. Suçun aleni olup olmaması cezanın belirlenmesi için önem arz etmektedir. Dolayısıyla suçun aleni olması ağırlaştırıcı bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna ek olarak 2 yıla kadar olan cezalar ertelenebilir cezalardır. Kaldı ki hakaret cezası gerektiren durumlarda mevcut kanunların uygulanma şekli dikkate alındığında hakaret nedeniyle hapis cezası infaz edilmiş kişi yoktur denilebilir. Çünkü hakaret suçu teşkil eden fiillerde kişinin sicili temizse cezası ertelenir. Ve 5 yıl boyunca o kişi suç işlemezse suç sicilinden silinir. Dolayısıyla dava otomatik olarak düşmüş olur. Bu durum düşünüldüğünde hakaret sebebiyle hapis cezası almış kimse yoktur denilebilir.
Sosyal Medyada Hakareti Paylaşmak

         Kanun, sosyal medyadan hakaret içeren bir içeriği yorum katmadan paylaşılması durumunda  paylaşan kişinin o içeriği benimsediği anlaşılıyorsa ve veya başka kişilerin ulaşmasını açık bir şekilde kolaylaştırdıysa paylaşan kişi genel hükümlere göre sorumludur diye belirtmektedir. Ancak bu durum halen tartışmalı bir konudur. Çünkü bazı hukukçular yorum katmadan paylaşım yapma durumunda paylaşan kişinin suça iştirak etmediği hususundan yola çıkarak fiilin ceza hukuku bakımında suç teşkil etmediği şeklinde yorumlamaktadırlar. Buna karşın bazı hukukçular kanunda geçen "içeriği benimsediği ve veya başka insanlara ulaştırma amacı taşıması " ifadesini baz alarak internet ortamında özellikle sosyal medyada paylaşım yapmanın zaten sözkonusu içeriği benimsemek ve başka insanlara ulaştırmak anlamına geldiğini, dolayısıyla fiilin ceza hukuku bakımından suç teşkil ettiğini öne sürmektedirler. Ancak buna karşı çıkan hukukçular, hukukta suçun şahsiliği ilkesine dayanarak kimsenin başkasının suçu yüzünden cezalandırılamayacağını ifade etmektedirler. Bu durum günümüzde bile tartışılan bir konu olmakla beraber uygulamada en çok Twitter ve Facebook gibi sosyal medya sitelerinde karşımıza çıkmaktadır ve maalesef hakaret davalarında da değişkenlik göstermektedir. Örneğin bazı durumlarda sadece retweet yapma fiili hakaret kapsamında değerlendirilerek retweet yapan kişinin ceza aldığı görülmüştür. Tabi bu durumlarda da hakaret davalarının genelinde olduğu gibi cezanın ertelenmesi ve sonrasında davanın düşmesi sözkonusudur. Buna karşın hakarete maruz kalan kişi paylaşım yapan kişiye hakareti başka insanlara ulaştırdığı sebebiyle tazminat davası açma hakkına sahiptir. Buna ek olarak internet üzerinden yapılan paylaşımlar hakaret içersin veya içermesin müstehcen içeriklerse bu fiil ceza hukuku bakımından suç teşkil etmektedir. Çünkü kanun müstehcen içeriğin paylaşılması ve veya bulundurulmasını doğrudan suç olarak tanımlamıştır.     

Mert Güdücüoğlu