5 Temmuz 2016 Salı

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Cezası

Gerek günlük hayatta gerek iş hayatında birçok insanı mağdur eden bir suç çeşidi olarak karşımıza çıkan güveni kötüye kullanma suçu ne yazık ki insanların farkındalığının yüksek olduğu bir suç çeşidi olmaktan oldukça uzaktır. Kaldı ki birçok insanın bizlere yönelttiği sorulardan da bu bilincin düşük olduğunu kolaylıkla kavrayabiliriz. Hem bu suç hakkındaki farkındalığı üst seviyeye çıkarabilmek hem de daha iyi bir tanım ortaya çıkarabilmek için güveni kötüye kullanma suçunu bizlere sık sık yöneltilen sorular ve bu soruların cevapları ışığında yanıtlamak oldukça faydalı olacaktır. Bu soruların başlıcaları güveni kötüye kullanma nedir, güveni kötüye kullanmak ne demek, güveni kötüye kullanma cezası nedir, güveni kötüye kullanma cezası kaç yıl, güveni kötüye kullanma etkin pişmanlık kapsamında mıdır, güveni kötüye kullanma TCK tarafından nasıl tanımlanır, güveni kötüye kullanma suçu örnekleri nelerdir, görevi kötüye kullanma ile güveni kötüye kullanma aynı anlama mı gelir, güveni kötüye kullanma şikayet dilekçesi nasıl yazılır, güveni kötüye kullanma zamanaşımı süresi nedir, güveni kötüye kullanma Yargıtay kararları açısından nasıl sonuçlar doğurmuştur, güveni kötüye kullanma şikayet zamanaşımı süresi ne kadar, güveni kötüye kullanma suçu emniyeti suiistimal suçu TCK açısından aynı suçlar mıdır, güveni kötüye kullanma suçunun maddi ve manevi unsurları nelerdir, güveni kötüye kullanma suçunun unsurları nelerdir, hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçu şikayete bağlı mıdır, görevi kötüye kullanma suçu şikayete tabi mi, TCK 155/2 şikayete bağlı mı şeklindedir. Bu soruları cevaplamaya güveni kötüye kullanma suçunun tanımı ile başlamak en doğrusu olacaktır.


Güveni Kötüye Kullanma Nedir?


Güveni kötüye kullanma nedir, güveni kötüye kullanmak ne demek şeklindeki sorulara verilebilecek en güzel yanıt bir kişinin kendisine belli bir kullanım amacıyla devredilmiş olan bir malı kullanım amacı dışında kullanması, o mal hakkında devredenin rızası olmaksızın tasarrufta bulunması ya da söz konusu devir işlemini inkar etmesidir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için bahsi geçen fiillerden sadece birinin bile gerçekleşmiş olmasının yeterli olduğudur. Örneğin, failin bir başkası tarafından kendisine devredilen malı amacı dışında kullanması durumunda da güveni kötüye kullanma suçu gerçekleşmiş olur. Yani suçun oluşabilmesi için failin söz konusu malı amacı dışında kullanmasının yanı sıra devir işlemini inkar etmesi şart değildir. Güveni kötüye kullanma nedir ve güveni kötüye kullanmak ne demek sorularını yanıtladıktan sonra bir başka merak edilen sorular olan güveni kötüye kullanma cezası kaç yıl ve güveni kötüye kullanma cezası nedir sorularını cevaplamak oldukça faydalı olacaktır.

Güveni Kötüye Kullanma Cezası Nedir?


Hiç kuşkusuz güveni kötüye kullanma suçu ile ilgili ilk akla gelen sorular güveni kötüye kullanma cezası nedir ve güveni kötüye kullanma cezası kaç yıl sorularıdır. İlk olarak, güveni kötüye kullanma suçunun cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezasıdır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus hakimin hem hapis hem de adli para cezasına aynı anda hükmetmesi gerektiğidir. Zaten kanun hükmünde de bu gereklilik açık ve net bir biçimde ifade edilmiştir. Suçun nitelikli hali işlenmişse yani meslek ya da ticaret ilişkisinden kaynaklanan güveni kötüye kullanma ya da hizmet ilişkisinden doğan güveni kötüye kullanma durumu söz konusu ise failin alacağı ceza 1 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ve buna ek olarak 3000 gün adli para cezasıdır. Güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halinde de altı çizilmesi gereken nokta tıpkı güveni kötüye kullanma suçunun basit halinde olduğu gibi hem adli para cezasının hem de hapis cezasının aynı anda verilmesi gerekliliğidir. Yani hakim güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halinde de hem hapis hem de adli para cezasına aynı anda hükmedecektir. Ancak her ne kadar güveni kötüye kullanma suçu bu denli ağır cezai yaptırımlara tabi olsa da bazı özel durumlarda failin ceza indiriminden yararlanmasının önü açılmıştır. Kanun koyucu bu noktada failin bazı şartlar çerçevesinde etkin pişmanlık mekanizması bağlamında bir dizi ceza indirimlerinden faydalanmasını ön görmektedir. İşte buradan hareketle, güveni kötüye kullanma cezası nedir ve güveni kötüye kullanma cezası kaç yıl sorularını yanıtladıktan sonra güveni kötüye kullanma etkin pişmanlık kapsamında mıdır sorusunu cevaplamak oldukça isabetli olacaktır.

Güveni Kötüye Kullanma Etkin Pişmanlık Kapsamında Mıdır?


Öncelikle, güveni kötüye kullanma etkin pişmanlık kapsamında mıdır sorusuna verilecek en güzel cevap evet olacaktır. Ancak etkin pişmanlık mekanizması ile güveni kötüye kullanma suçunun bağlantısını daha iyi açıklamak amacıyla kısaca etkin pişmanlık mekanizmasının tanımından ve işleyişinden bahsetmek oldukça yararlı olacaktır. İlk olarak, etkin pişmanlık herhangi bir suç işlemiş olan failin işlediği suç sebebiyle oluşan zararı tazmin ederek ceza indirimi kazanabilmesine olanak tanıyan bir hukuki mekanizmadır. Peki etkin pişmanlık kurumundan güveni kötüye kullanma suçu özelinde nasıl faydalanabiliriz? Bu sorunun cevabı failin soruşturma aşaması devam ederken mağdurun zararını karşılaması durumunda 2/3 oranında ceza indirimi alacağıdır. Başka bir deyişle 24 ay ceza alan bir kişinin etkin pişmanlık kurumundan yararlanarak 8 ay ceza alması mümkündür. Failin soruşturma aşamasından sonra yani kendisi hakkında dava açıldıktan sonra mağdurun zararını karşılaması durumunda ise 1/2 oranında bir ceza indirimi söz konusu olur. Güveni kötüye kullanma etkin pişmanlık kapsamında mıdır sorusunu cevapladıktan sonra güveni kötüye kullanma şikayet zamanaşımı süresi ne kadar ve güveni kötüye kullanma zamanaşımı süresi nedir sorularını cevaplamak uygun olacaktır.

Güveni Kötüye Kullanma Şikayet Zamanaşımı Süresi Ne Kadar?


İlk olarak, güveni kötüye kullanma şikayet zamanaşımı süresi ne kadar sorusuna verilecek cevap 6 aydır. Başka bir ifadeyle, mağdur faili ve fiili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde şikayet etmek durumundadır, aksi takdirde aynı suçtan aynı kişiyi şikayet edemez. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus bu 6 aylık şikayet süresinin güveni kötüye kullanma suçunun basit halleri için geçerli olduğudur. Yani güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hallerinde şikayet süresi söz konusu değildir. Güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halinde zamanaşımı süresi 15 yıldır. Güveni kötüye kullanma şikayet zamanaşımı süresi ne kadar ve güveni kötüye kullanma zamanaşımı süresi nedir sorularını yanıtladıktan sonra hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçu şiikayete bağlı mıdır sorusunu yanıtlamak yerinde olacaktır.

Hizmet Nedeniyle Görevi Kötüye Kullanma Suçu Şikayete Bağlı Mıdır?


Hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçu ile ilgili ilk bilinmesi gereken bu suçun genel olarak güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hallerini teşkil etmesidir. Bir başka ifadeyle, hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçu Türk Ceza Kanunu tarafından cezayı ağırlaştırıcı bir sebep olarak belirtilmiştir. Hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçu şikayete bağlı mıdır sorusuna daha net bir cevap verebilmek adına hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçunu tanımlamak yerinde olacaktır. Bir kişinin herhangi bir hizmet ilişkisi çerçevesinde devralmış olduğu bir malı devir amacına aykırı bir biçimde kullanmasına ve mal sahibinin rızası olmaksızın tasarrufta bulunmasına görevi kötüye kullanma suçu denir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus görevi kötüye kullanma suçundan söz edilebilmesi için ilk olarak devredilen malın bir hizmet ilişkisi çerçevesinde devredilmiş olması ve taraflar arasında kurulmış olan hizmet ilişkisinin sürekli bir hizmet ilişkisi olması gerekir. Dolayısıyla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturan fiilin bu tanımlara uyması durumunda güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halinden bahsedilir ki güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halinin söz konusu olduğu durumlarda mağdur 15 yıl içinde şikayette bulunabilir. Hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçu şikayete bağlı mı sorusunu yanıtladıktan sonra görevi kötüye kullanma ile güveni kötüye kullanma aynı anlama mı gelir sorusuna cevap vermek yerinde olacaktır.

Görevi Kötüye Kullanma ile Güveni Kötüye Kullanma Aynı Anlama Mı Gelir?


Görevi kötüye kullanma ile güveni kötüye kullanma aynı anlama mı gelir sorusuna verilecek cevap hayırdır. Görevi kötüye kullanma suçu güveni kötüye kullanmanın nitelikli hallerinden birisidir. Bununla beraber, güveni kötüye kullanma suçu ile görevi kötüye kullanma suçu arasındaki temel fark görevi kötüye kullanma suçunda devredilen malın sürekli bir hizmet ilişkisi sebebiyle devredilmiş olmasıdır. Kaldı ki güveni kötüye kullanma suçunun basit halini işleyen birisinin alacağı ceza 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ve buna ek olarak adli para cezası iken görevi kötüye kullanma suçunu işleyen birisinin alacağı ceza 1 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile birlikte 3000 gün adli para cezasıdır. Buradan hareketle, görevi kötüye kullanma suçunun güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli bir hali olduğu ve daha ağır bir cezai yaptırıma tabi olduğu söylenebilir. Görevi kötüye kullanma ile güveni kötüye kullanma aynı anlama mı gelir sorusuna cevap verdikten sonra  güveni kötüye kullanma suçu emniyeti suiistimal suçu TCK açısından aynı suçlar mıdır sorusunu yanıtlamak oldukça faydalı olacaktır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Emniyeti Suistimal Suçu TCK Açısından Aynı Suçlar Mıdır?


Güveni kötüye kullanma suçu emniyeti suistimal suçu TCK açısından aynı suçlar mıdır sorusuna verilecek en net cevap evet olacaktır. Türk Ceza Kanunu'nda 155. maddede düzenlenen güveni kötüye kullanma suçu tanımı itibariyle emniyeti suiistimal suçuyla aynı anlamda kullanılmıştır. Başka bir deyişle, güveni kötüye kullanma suçu ve emniyeti suistimal suçu aynı anlama gelmektedir. Güveni kötüye kullanma suçu emniyeti suiistimal suçu TCK açısından aynı suçlar mıdır sorusuna cevap verdikten sonra  güveni kötüye kullanma TCK tarafından nasıl tanımlanır sorusunu yanıtlamak isabetli olacaktır.

Güveni Kötüye Kullanma TCK Tarafından Nasıl Tanımlanır?


Güveni kötüye kullanma TCK tarafından nasıl tanımlanır sorusuna verilecek en güzel cevap kişinin başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar etmesi durumu olacaktır. Bu tanıma ek olarak suçun nitelikli halinden de bahseden kanun koyucu, güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halini suçun, (güveni kötüye kullanma suçunun) meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi şeklinde tanımlamıştır. Güveni kötüye kullanma TCK tarafından nasıl tanımlanır sorusunu cevapladıktan sonra güveni kötüye kullanma suçunun unsurları nelerdir sorusunu yanıtlamak uygun olacaktır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Unsurları Nelerdir?


Güveni kötüye kullanma suçunun unsurları nelerdir sorusunun cevabı aslında suçun tanımında yatmaktadır. Ancak bu noktada herhangi bir soru işareti kalmaması açısından bu unsurlara tek tek değinmek yararlı olacaktır. İlk olarak, güveni kötüye kullanma suçundan bahsedilebilmesi için bir malın bir kişiye belirli bir amaca yönelik olarak devri gerçekleşmiş olmalıdır. Başka bir ifadeyle, zilyedliğin devri güveni kötüye kullanma suçunun ilk unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanında, güveni kötüye kullanma suçunun bir diğer unsuru ise malın mal sahibinin sağlıklı iradesi sonucu devredilmesidir. Yani belli bir amaca yönelik devredilen mal, mal sahibinin herhangi bir aldatma, tehdit, şantaj gibi irade sakatlığı oluşturan durumlar olmaksızın kendi iradesiyle devredilmiş olmalıdır. Bu cümleden de anlaşılabileceği üzere malın çalınması durumu da güveni kötüye kullanma suçunun oluşmasına bir engel oluşturmakta ve başka bir suç teşkil etmektedir. Ve son olarak, güveni kötüye kullanma suçunun bir diğer unsuru da malın devrinin inkar edilmesidir. Yani bir kişi kendisine belli bir amaca yönelik devredilmiş malın devrini inkar ediyorsa güveni kötüye kullanma suçu işlemiş olur.

4 Temmuz 2016 Pazartesi

Yeni Danıştay Kanunu

Son günlerde gündemden düşmeyen ve hakkında birçok spekülasyon yapılan yeni Danıştay kanunu meclisten geçerek yasalaştı. Peki yasalaşan yeni Danıştay kanun tasarısı neleri kapsıyor? Öncelikle yüksek yargıyı yeniden şekillendirmesi beklenen yeni Danıştay kanunu hakkında gerek yazılı ve görsel medyada gerek toplumda sorulan soruların neler olduğunu inceleyelim. Bu soruların başlıcaları Danıştay kanun tasarısı neleri kapsıyor, yeni Danıştay kanunu hangi değişiklikleri getirecek, Danıştay Kanunu 2015 yılından farklı olarak neler getirecek, Danıştay kanunu 24. madde özelinde yapılması beklenen değişiklikler nelerdir, Danıştay kanunu değişikliği ile yüksek yargıda neler değişecek, Danıştay kanunu 2014 yılında neden değiştirilmedi, yeni Danıştay kanunu değişikliği mevcut Danıştay üyelerini nasıl etkileyecek, Danıştay kanunu son hali itibariyle hangi değişiklikleri ön görüyor, 4 yıl şartı değişti mi, Danıştay'da kaç daire vardır, Danıştay'daki daire sayısı değişti mi, Yargıtay'da kaç daire vardır, Yargıtay'ın daire sayısı değişti mi, şeklindedir. Yeni Danıştay Kanunu ile gelen değişiklikleri ve bu kanun tasarısının amacını bu sorular ışığında yanıtlamak oldukça faydalı olacaktır.


Yeni Danıştay Kanun Tasarısı Neleri Kapsıyor?


Öncelikle, yeni Danıştay kanun tasarısı neleri kapsıyor sorusuna verilecek ilk cevap şu şekilde olacaktır: Yasalaşan yeni Danıştay kanun tasarısı ile beraber mevcut birçok Danıştay üyelerinin üyelikleri sona erecek. Bu uygulamanın dışında kalan Danıştay üyeleri ise Danıştay Başkanı, Danıştay Başsavcısı, Danıştay Başkanvekili ve Danıştay Daire Başkanı olarak sıralanabilir. Başka bir deyişle, Danıştay Başkanı, Danıştay Başsavcısı, Danıştay Başkanvekili ve Danıştay Daire Başkanı dışındaki tüm mevcut Danıştay üyelerinin üyelikleri bitecek. Buna ek olarak, Yeni Danıştay Kanununa göre üyelikleri sona eren üyelerden HSYK tarafından seçilmiş olanların yerine HSYK tarafından, Cumhurbaşkanı tarafından seçilmiş üyelerin yerine Cumhurbaşkanı tarafından kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 5 gün içinde yeni atamalar yapılacak. Bununla beraber, Danıştay'ın yeni yapılanması çerçevesinde Danıştay'ın kadro sayısı üyelikleri devam eden üyelerle birlikte 116 olacak. Bunun yanında, Danıştay üyeliğine seçilemeyenler 5 gün içinde talepte bulunmaları halinde HSYK tarafından ilgili bir göreve atanabilecek. Talepte bulunmadıkları takdirde ise başbakanlık vasıtasıyla başka görevlere atanabilecek. Bununla beraber, seçilen her üye, tekrar seçilmiş olsalar bile önümüzdeki 12 yıl boyunca görev yapacaklar. Ayrıca, yeni Danıştay Kanunu ile öngörülen bir başka altı çizilmesi gereken nokta ise seçilen bir üyenin bir daha seçilemeyecek olmasıdır. Yeni Danıştay kanun tasarısı neleri kapsıyor, Yeni Danıştay Kanunu hangi değişiklikleri getirecek, Danıştay Kanunu değişikliği ile yüksek yargıda neler değişecek, Danıştay kanunu son hali itibariyle hangi değişiklikleri ön görüyor sorularını yanıtladıktan sonra bir başka merak edilen soru olarak karşımıza çıkan 4 yıl şartı değişti mi sorusunu cevaplamak oldukça uygun olacaktır.


4 Yıl Şartı Değişti Mi?


4 yıl şartı değişti mi sorusuna cevap vermeden önce kısaca Yeni Danıştay Kanun tasarısı öncesindeki Danıştay yapılanmasından kısaca bahsetmek isabetli olacaktır. Bilindiği gibi Danıştay Başkanı ve Danıştay Başsavcısı seçilebilmek için 4 yıl Danıştay üyeliği yapmış olma şartı aranıyordu. Yeni Danıştay Kanunu ile birlikte bahsi geçen 4 yıllık şart yerini 6 yıllık şarta bırakmıştır. Bir başka ifadeyle, bundan böyle Danıştay Başkanı ya da Danıştay Başsavcısı olabilmek için 6 yıl boyunca Danıştay üyeliği yapmış olmak şarttır. Yeni Danıştay Kanunu ile ilgili olarak 4 yıl şartı değişti mi sorusunu yanıtladıktan sonra Danıştay'da kaç daire vardır ve Danıştay'daki daire sayısı değişti mi şeklindeki soruları cevaplamak oldukça faydalı olacaktır.


Danıştay'da Kaç Daire Vardır?


İlk olarak, Danıştay'da kaç daire vardır sorusuna cevap verebilmek adına Danıştay'ın Yeni Danıştay Kanunu öncesindeki yapılanmasını hatırlatmak isabetli olacaktır. Bilindiği üzere, Yeni Danıştay Kanunu öncesinde Danıştay'da 17 daire vardı. Ancak, Yeni Danıştay Kanunu ile birlikte gelen bir başka değişikliğin sonucu olarak Danıştay'da yer alan 17 daire 10 daireye düşürülmüştür. Başka bir deyişle Yeni Danıştay Kanunu ile birlikte bundan böyle Danıştay'ın 10 dairesi bulunmaktadır. Danıştay'da kaç daire vardır, Danıştay'daki daire sayısı değişti mi sorularını cevapladıktan sonra bir başka merak edilen soru olan Danıştay Kanunu 2015 yılından farklı olarak neler getirecek sorusunu yanıtlamak yerinde olacaktır.


Danıştay Kanunu 2015 Yılından Farklı Olarak Neler Getirecek?


Öncelikle, Danıştay Kanunu 2015 yılından farklı olarak neler getirecek sorusuna en güzel cevap hem Danıştay'ın üye yapısında hem de Danıştay'ın kurumsal yapısında köklü değişiklikler yapıldığıdır. Peki nedir bu köklü değişiklikler? İlk olarak, Danıştay'ın Danıştay Başkanı, Danıştay Başsavcısı, Danıştay Başkanvekili ve Danıştay Daire Başkanı dışındaki üyelerinin üyelikleri sona erecek. Buna ek olarak, Yeni Danıştay Kanunu ile birlikte Danıştay'ın üye yapısı ile ilgili bir başka değişiklik ise Danıştay'ın kadro sayısının 116 olarak belirlenmesidir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus 116 olan kadro sayısına görevi devam eden üyelerin de dahil edildiğidir. Bununla beraber, Yeni Danıştay Kanunu ile birlikte Danıştay'ın üye yapısında yapılan bir diğer değişiklik ise kanun çerçevesinde seçilecek olan üyelerin önümüzdeki 12 yıl boyunca görev yapacak olmalarıdır. Ayrıca, Yeni Danıştay Kanunu seçilen bir üyenin bir daha seçilemeyeceğini hükme bağlamıştır. Buna ek olarak, yukarıda da bahsettiğimiz gibi Danıştay Başkanı ya da Danıştay Başsavcısı seçilebilmek için 4 yıl boyunca Danıştay üyeliği yapmış olma şartı 6 yıla çıkarılmıştır. Ve son olarak, Yeni Danıştay Kanunu'nun Danıştay'ın kurumsal yapısında yapmış olduğu önemli bir değişiklik ise hiç şüphesiz Danıştay'ın 17 olan daire sayısının 10'a düşürülmesidir. Danıştay Kanunu 2015 yılından farklı olarak neler getirecek sorusunu cevapladıktan sonra bir başka merak edilen soru olan Yeni Danıştay Kanunu değişikliği mevcut Danıştay üyelerini nasıl etkileyecek sorusunu yanıtlamak uygun olacaktır.


Yeni Danıştay Kanunu Değişikliği Mevcut Danıştay Üyelerini Nasıl Etkileyecek?


Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Yeni Danıştay Kanunu, Danıştay Başkanı, Danıştay Başsavcısı, Danıştay Başkanvekili ve Danıştay Daire Başkanı dışındaki tüm mevcut Danıştay üyelerinin üyeliklerini sona erdirmektedir. Görevi bu kanunla sona ermiş olan mevcut Danıştay üyelerinden HSYK tarafından atanmış olanların yerine yine HSYK tarafından, Cumhurbaşkanınca atanmış olanların yerine ise yine Cumhurbaşkanınca yeni atamalar yapılacaktır. Ve bu atamalar sonucunda atanan yeni üyeler 12 yıl süreyle görev yapacaklardır. Kısaca, Danıştay Kanunu değişikliği mevcut Danıştay üyelerini nasıl etkileyecek sorusunun cevabı Danıştay Başkanı, Danıştay Başsavcısı, Danıştay Başkanvekili ve Danıştay Daire Başkanı dışındaki tüm mevcut Danıştay üyelerinin üyeliklerinin sona ereceği şeklinde olacaktır. Yeni Danıştay Kanunu değişikliği mevcut Danıştay üyelerini nasıl etkileyecek sorusunu yanıtladıktan sonra Danıştay Kanunu 2014 yılında neden değiştirilmedi sorusunu cevaplamak yerinde olacaktır.


Danıştay Kanunu 2014 Yılında Neden Değiştirilmedi?


Danıştay Kanunu 2014 yılında neden değiştirilmedi sorusuna cevap verebilmek için yakın geçmişi hatırlamakta fayda var. Hatırlanacağı üzere o dönem gerek medyada gerek mecliste yüksek yargının yeniden şekillendirilmesi dolayısıyla Danıştay ve Yargıtay'ın yapılarının radikal bir biçimde değiştirilmesi konuları oldukça sert bir biçimde tartışılıyordu. Ve bu şiddetli tartışmaların bir neticesi olarak da hem kamuoyunda hem de medyada Danıştay'ın yapısının yeni çıkarılacak olan bir Danıştay Kanunu aracılığıyla radikal bir biçimde değiştirileceği kanısı hakimdi. Ancak, o dönem gerek gündemin çok yoğun olması gerek seçim ortamı nedeniyle oluşan gerilim, yasama organının Danıştay'ı köklü bir şekilde değiştirmesi beklenen bir Yeni Danıştay Kanunu hazırlamasına engel olmuştur. Bütün bu sebeplerle, 2014 yılından bu yana devam eden Yeni Danıştay Kanunu tartışmaları 2016 yılına kadar devam etmiştir ve nihayet 2016 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yaptığı düzenleme ile beraber Yeni Danıştay Kanunu yasalaşmıştır. Danıştay Kanunu 2014 yılında neden değiştirilmedi sorusuna cevap verdikten sonra Danıştay kanunu 24. madde özelinde yapılması beklenen değişiklikler nelerdir sorusunu yanıtlamak oldukça faydalı olacaktır.


Danıştay Kanunu 24. Madde Özelinde Yapılması Beklenen Değişiklikler Nelerdir?


İlk olarak Yeni Danıştay Kanunu'nun 24. Maddesi ile ilgili olarak ilk bilinmesi gereken nokta bu maddenin Yargıtay ile ilgili yeni düzenlemeler getirdiğidir. Buna göre, yüksek yargıda yapılan düzenlemeler sonucunda Yargıtay'ın iş yükünün azaldığı görülmüş ve bu sebeple Yargıtay üyelerinin sayısı azaltılmıştır. Buna ek olarak, hakimlik teminatına da atıfta bulunulan 24. maddede kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Yargıtay Birinci Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı, birinci başkanvekili, Cumhuriyet Başsavcıvekili ve daire başkanı olarak görev yapanların Yargıtay üyeliklerinin devam edeceği hükme bağlanmıştır. Buna ek olarak, Yargıtay kadro sayısı 300 olarak belirlenmiştir. Bununla beraber, yeni kanun sonrasında atanamayan Yargıtay üyelerinin HSYK tarafından yeni görevlerine atanacakları yine 24. madde ile hükme bağlanmıştır. Bunun yanında, Yeni Danıştay Kanunu çerçevesinde seçilen Yargıtay üyeleri de tıpkı Danıştay üyeleri gibi 12 yıl süre ile görev yapacakları belirtilmiştir. Bununla beraber, Yargıtay'ın daha önce 46 olan daire sayısı 24'e düşürülmüştür. Yargıtay'ın daire sayısındaki bu azaltma hiç şüphesiz Yargıtay'ın iş yükünün azalması sonucu üye sayısının azaltılması ile ilgili bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Danıştay Kanunu 24. Madde özelinde yapılması beklenen değişiklikler nelerdir sorusunu yanıtladıktan sonra Yargıtay'ın değişen yapısının bir sonucu olarak ortaya çıkan Yargıtay'da kaç daire vardır ve Yargıtay'da daire sayısı değişti mi sorularını cevaplamak oldukça faydalı olacaktır.


Yargıtay'da Kaç Daire Vardır?


Yüksek yargıyı yeniden şekillendirmesi beklenen ve medyada Yeni Danıştay Kanunu adı ile anılan yeni düzenlemenin bir sonucu olarak Danıştay'da olduğu gibi Yargıtay'da da bir çok yapısal değişiklik göze çarpmaktadır. Bu değişikliklerin bir sonucu olarak da Yargıtay'ın daire sayısı değişti mi, Yargıtay'da kaç daire vardır gibi sorular kamuoyunda sık sık sorulan sorular arasında yerlerini almıştır. İlk olarak, Yargıtay'ın daire sayısı değişti mi sorusuna verilmesi gereken cevap evet olacaktır. Yeni Danıştay Kanunu çerçevesinde yapılan düzenlemeler Danıştay'da olduğu gibi Yargıtay'da da bir çok köklü değişikliğin kapısını aralamıştır. Buradan hareketle, yeni düzenlemeler sonucunda iş yükü azaltılan Yargıtay'ın üye sayısı azaltılmış ve buna bağlı olarak da daire sayısı da 46'dan 24'e düşürülmüştür.

1 Temmuz 2016 Cuma

Mala Zarar Verme Suçu Cezası

Günlük hayatımızda gerek yazılı ve görsel medya aracılığı ile gerek doğrudan doğruya gördüğümüz mala zarar verme suçu basit tanımı sebebiyle hemen hemen herkes tarafından bilinen bir suç çeşidi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu bilinen suçun doğuracağı sonuçlar hukukçular dışında pek az kişi tarafından bilinmektedir. Bu noktada bu suç çeşidinin tanımının yanı sıra doğuracağı sonuçların altının çizilmesi oldukça yerinde olacaktır. Kısaca başkasına ait olan bir malın yıkılması, bozulması, tahrip edilmesi, kullanılamaz hale getirilmesi şeklinde tanımlayabileceğimiz mala zarar verme suçu tanımı itibariyle basit olsa da sonuçları itibariyle bilinir olmaktan oldukça uzak bir suç çeşididir. Bu sebeple kafalarda bu suç hakkında bir çok soru işareti bulunmaktadır. Bu soruların başlıcaları mala zarar verme suçu nedir, mala zarar verme ne demek, mala zarar verme suçu cezası nedir, mala zarar verme suçu hakkında ceza nasıl olur, mala zarar verme Yargıtay kararları açısından nasıl değerlendirilebilir, mala zarar verme TCK tarafından nasıl tanımlanır, mala zarar verme şikayet dilekçesi nasıl hazırlanır, mala zarar verme uzlaşmaya tabi mi, mala zarar verme zamanaşımı süresi ne kadardır, mala zarar verme şikayet süresi ne kadardır, mala zarar verme suçu ile ilgili Yargıtay kararları ne yöndedir, mala zarar verme suçu uzlaşma ile halledilebilir mi, mala zarar verme suçu uzlaşma kapsamında mı, mala zarar verme suçu şikayete bağlı mı, mala zarar verme suçu taksirle işlenebilir mi, mala zarar verme suçu manevi unsur açısından nasıl ele alınır, mala zarar verme suçu zararın giderilmesi açısından nasıl sonuçlar doğurur, mala zarar verme suçu savcılık kararları ne yöndedir, mala zarar verme beraat halinde nasıl sonuçlar doğurur, Türk Ceza Kanunu mala zarar verme suçunu nasıl tanımlar, mala zarar verme suçu şikayete bağlı mı, mala zarar verme suçunun unsurları nelerdir, mala zarar verme suçu etkin pişmanlık kapsamında mıdır şeklindedir.


Mala Zarar Verme Suçu Nedir?


Mala zarar verme suçu nedir sorusunun cevabı kanun koyucu tarafından Türk Ceza Kanunu'nun 151. ve 152. maddeleri arasında açık ve net bir biçimde verilmiştir. Buna göre mala zarar verme suçu nedir sorusunun cevabı başkasına ait olan bir malı yıkmak, bozmak, tahrip etmek, kullanılmaz hale getirmek şeklinde olacaktır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus hiç şüphe yok ki bu tanımda geçen fiillerin bir tanesinin gerçekleşmesi durumunda mala zarar verme suçunun işlenmiş olduğudur. Mala zarar verme suçu nedir  ve mala zarar verme ne demek sorularını cevapladıktan sonra mala zarar verme suçu cezası nedir, mala zarar verme hakkında ceza nasıl olur sorularını yanıtlamak oldukça yerinde olacaktır.


Mala Zarar Verme Cezası Nedir?


Öncelikle mala zarar verme cezası nedir sorusuna cevap verebilmek için işlenen suçun nitelikli mi yoksa basit mi olduğunun bilinmesi gerekir. Bir başka ifadeyle mala zarar verme suçunun cezası nitelikli mala zarar verme ve basit mala zarar verme durumlarına göre değişkenlik gösterir. Mala zarar verme suçunun basit şeklini tanımlamak gerekirse mala zarar verme suçunun herhangi bir kişinin özel mülkiyetinde olan bir mala karşı işlenmiş olması durumudur. Mala zarar verme suçunun basit şekliyle işlenmesi durumunda, başka bir deyişle herhangi bir kişinin malına zarar verildiğinde failin alacağı ceza 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ya da adli para cezası olacaktır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus adli para cezası ile hapis cezasının aynı anda verilemeyecek olmasıdır. Başka bir ifadeyle, hakim faile ya adli para cezası ya da hapis cezası verecektir. Kanun hükmünde her ne kadar hapis cezası ön görülmüş olsa da genelde birçok içtihat hakimin adli para cezası verme yoluna gittiğini bize göstermektedir. Mala zarar verme cezası nedir sorusunu mala zarar verme suçunun basit şekline göre yanıtladıktan sonra mala zarar verme suçunun nitelikli hallerini belirtmek faydalı olacaktır.


Mala zarar verme suçunun basit şeklinin yanında bir de nitelikli bir şekli vardır. Mala zarar verme suçunun nitelikli şekli kamu kurumlarına ait olan bir mala, doğal afetlere karşı koruma altına alınmış bir eşyaya, dikili ağaç, fidan, bağ çubuğu gibi dikili alanlara, sulamaya yarayan ya da içme suyu tedarik edilen tesisata, siyasi partilerin veya kamu kurumu niteliği taşıyan kuruluşların mülkiyeti altında bulunan eşyalara, grev ve lokavt hallerinde işçilerin veya işverenlerin veya sendikaların mülkiyeti altında bulunan eşyalara zarar verilmesi halinde söz konusudur. Bunlara ek olarak, kamu görevlisinden öç almak maksadıyla bu suçun işlenmesi halinde de mala zarar verme suçunun nitelikli şekli söz konusudur. Mala zarar verme suçunun nitelikli halinde fail 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Buna ek olarak, failin mala zarar verme suçunun nitelikli halini işlerken patlayıcı, yanıcı ya da yakıcı madde kullanması sonucunda toprak kayması, çığ, sel, taşkın gibi felaketler meydana gelmişse failin alacağı ceza 1 kat arttırılır. Bununla beraber, failin nükleer, biyolojik ya da kimyasal silah kullanmak suretiyle bu suçu işlemesi durumunda yine alacağı ceza 1 kat arttırılır. Mala zarar verme cezası nedir ve mala zarar verme suçu hakkında ceza nasıl olur sorularına cevap verdikten sonra mala zarar verme suçu uzlaşmaya tabi mi, mala zarar verme suçu uzlaşma kapsamında mı, mala zarar verme suçu uzlaşma ile halledilebilir mi sorularını yanıtlamak oldukça yerinde olacaktır.


Mala Zarar Verme Suçu Uzlaşmaya Tabi Mi?


Hiç kuşkusuz mala zarar verme suçu ile ilgili olarak bizlere en sık yöneltilen soruların başında mala zarar verme suçu uzlaşmaya tabi mi, mala zarar verme suçu uzlaşma ile halledilebilir mi, mala zarar verme suçu uzlaşma kapsamında mı soruları gelmektedir. Öncelikle kısaca cevaplamak gerekirse mala zarar verme suçu uzlaşmaya tabi mi sorusunun cevabı kesinlikle hayırdır. Bu noktada birçok insanın kafasını karıştıran husus hiç şüphe yok ki mala zarar verme suçunun şikayete bağlı bir suç olmasıdır. (Suçun basit şekli şikayete tabidir.) Ancak, mala zarar verme suçu 168. maddedeki etkin pişmanlık hükümleri içerisinde yer aldığından uzlaşmaya tabi değildir. Mala zarar verme suçu uzlaşmaya tabi mi, mala zarar verme suçu uzlaşma kapsamında mı, mala zarar verme suçu uzlaşma ile halledilebilir mi sorularını cevapladıktan sonra mala zarar verme suçu şikayet süresi ne kadardır ve mala zarar verme zamanaşımı süresi ne kadardır sorularını yanıtlamak oldukça faydalı olacaktır.


Mala Zarar Verme Suçu Şikayet Süresi Ne Kadardır?


Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki mala zarar verme suçunun basit hali şikayete tabidir. Mala zarar verme suçunun nitelikli hali şikayete bağlı bir suç değildir. Mala zarar verme suçu şikayet süresi ne kadardır sorusuna verilecek olan cevap mağdurun faili ve fiili öğrendiği tarihten itibaren 6 aydır. Yani mağdur 6 ay içinde şikayet hakkını kullanmak durumundadır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus mala zarar verme suçunun nitelikli halinin şikayete tabi olmadığıdır. Mala zarar verme suçu şikayet süresi ne kadardır sorusunu yanıtladıktan sonra mala zarar verme suçu şikayete bağlı mı sorusuna cevap vermek isabetli olacaktır.


Mala Zarar Verme Suçu Şikayete Bağlı Mı?


Mala zarar verme suçu şikayete bağlı mı sorusunun cevabı mala zarar verme suçunun basit şeklinin söz konusu olduğu durumlarda evettir. Yani herhangi bir kişinin özel mülkiyetinde bulunan bir eşyaya zarar verilmesi durumunda bu suçun kovuşturulması şikayete bağlıdır. Bu durumda mağdur fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayet etmek durumundadır. Bununla beraber mala zarar verme suçunun nitelikli hali söz konusu ise (yani kamuya ait bir mala zarar verilmiş ise) bu suçun kovuşturulması şikayete bağlı değildir, savcılık 8 yıllık zamanaşımı süresi içinde re'sen soruşturma yapabilir. Mala zarar verme suçu şikayete bağlı mı sorusunu yanıtladıktan sonra mala zarar verme suçunun unsurları nelerdir ve mala zarar verme suçu manevi unsur açısından nasıl ele alınır sorularına cevap vermek oldukça faydalı olacaktır.


Mala Zarar Verme Suçunun Unsurları Nelerdir?



Mala zarar verme suçunun unsurları nelerdir sorusuna verilecek cevap her ne kadar bu suçun Türk Ceza Kanunu'nda yer alan tanımından da anlaşılabilecek olsa da bu unsurları irdelemek isabetli olacaktır. Öncelikle, Türk Ceza Kanunu'na göre mala zarar verme suçu 6 farklı şekilde gerçekleşebilir. Malı kullanılmaz hale getirmek, yıkarak mala zarar vermek, malı tahrip etmek, malı tamamen yok etmek, malı kirletmek, sahipli bir hayvanı öldürerek mala zarar vermek. Mala zarar verme suçunun unsurları nelerdir sorusuna cevap verdikten sonra mala zarar verme suçu etkin pişmanlık kapsamında mıdır ve  mala zarar verme suçu zararın giderilmesi açısından nasıl sonuçlar doğurur sorularına cevap vermek uygun olacaktır.


Mala Zarar Verme Suçu Etkin Pişmanlık Kapsamında Mıdır?


Öncelikle, mala zarar verme suçu etkin pişmanlık kapsamında mıdır sorusuna erilebilecek en net cevap evettir. Mala zarar verme suçu ile ilgili olarak etkin pişmanlık hükümleri 168. maddede düzenlenmiştir. Bu noktada etkin pişmanlık için gerekli şartların ele alınması yerinde olacaktır. Failin etkin pişmanlık mekanizmasından yararlanabilmesi için gerekli şart failin kendisi hakkında dava açılmadan önce mağdurun zararını karşılaması durumudur. Bu durumda failin alacağı ceza 2/3 oranına kadar indirilebilir. Failin kendisi hakkında dava açılmasından sonra hüküm verilmesinden önce zararı karşılaması durumunda da alacağı ceza 1/2 oranında azaltılabilir. Mala zarar verme suçu etkin pişmanlık kapsamında mıdır sorusunu cevapladıktan sonra mala zarar verme TCK tarafından nasıl tanımlanır sorusuna cevap vermek yerinde olacaktır.


Mala Zarar Verme TCK Tarafından Nasıl Tanımlanır?


Mala zarar verme TCK tarafından nasıl tanımlanır sorusuna verilecek cevap bir başkasına ait olan bir eşyaya tahrip etmek, yıkmak ya da kullanılmaz hale getirmek suretiyle zarar vermek olacaktır. Türk Ceza Kanunu mala zarar verme suçunu ikiye ayırmaktadır. Buna göre mala zarar verme suçunun basit halinde failin bir başkasına ait olan eşyaya zarar vermesi durumu söz konusudur. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus fiilin bir kişinin özel mülkiyetinde olan eşyaya karşı işlenmesidir. Bununla beraber bir de mala zarar verme suçunun nitelikli hali vardır ki bu durumda zarar verme fiili bir kamu kurumuna ait olan bir eşyaya zarar verilmesi söz konusudur. Mala zarar verme suçunun basit halinde 4 aydan 3 yıla kadar bir hapis cezası ya da adli para cezası ön görülürken mala zarar verme suçunun nitelikli halinde ise 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası söz konusudur.